6. Sınıf 8. Ünite

6. Sınıf  8. Ünite

THE SIMPLE PAST TENSE
(Di'li Geçmiş Zaman (Basit Geçmiş Zaman)) 


Geçmişte olmuş, bitmiş veya tamamlanmış bir eylemi, işi ifade etmek için bu zamanı (THE SIMPLE PAST TENSE) kullanırız. Bu zaman yapısında kullandığımız fiilin sonuna -d / -ed / -ied eklenir.
  • Criminals robbed a bank. (Suçlular bir bankayı soydular.)
  • The ladies stole jewellery. (Kadınlar mücevherleri çaldılar.)
  • The thief looked at every corner in the house. (Hırsız evin her köşesine baktı.)
  • They escaped with ten thousand Euros. (Onlar onbin Euro ile kaçtılar.)
  • The inspector had a magnifier in his hand. (Müfettişin elinde bir büyüteç vardı.)
  • They stole a painting by İbrahim Çallı. (Onlar İbrahim Çallı'nın yaptığı bir tabloyu çaldılar.)
  • He took five thousand pounds cash. (O nakit beş bin paundu aldı.)
  • They investigated the crime theatre. (Onlar suç mahallini araştırdılar.)
  • The burglars broke into the house at night. (Hırsızlar gece eve girdiler.)
  • She talked to a policeman. (O bir polisle konuştu.)
  • You noticed three men with masks at the entrance. (Sen girişteki maskeli üç adamı farkettin.)
  • The criminals ran out of the bank quickly. (Suçlular hızla bankadan çıktılar.)
  • I think they went away by a motorbike. (Sanıyorum ki, onlar bir motorsikletle uzaklaştılar.)

Olumsuz yapıda didn't kullanılır ve verb (fiil) yalın (birinci halde) dir. Örnekleri inceleyiniz.
  • You didn't find out the thief quickly. (Sen hırsızı çabucak bulamadın.)
  • You didn't call the police quickly. (Sen polisi çabucak aramadın.)
  • The police didn't catch the young thief. (Polis genç hırsızı yakalamadı.)
  • He didn't wear a pair of gloves. (O bir çift eldiven giymedi.)
  • She didn't find some money at home. (O evde biraz para bulmadı.)
  • The policemen didn't arrest the burglars. (Polisler hırsızları yakalamadı.)
  • The burglar didn't take two hundred liras from the house. (Hırsız evden ikiyüz lira almadı.)
  • The criminal didn't clean all the house. (Suçlu bütün evi temizlemedi.)
  • They didn't went away around 7 p.m. (Onlar saat yedi civarında uzaklaşmadılar.)
  • The detective didn't find a purse in the garden. (Dedektif bahçede bir çanta bulmadı.)
  • I didn't lose my wallet yesterday morning. (Ben dün sabah çantamı kaybetmedim.)

Cümle did yardımcı fiili ile başlarsa soru halindedir. Bu yapıda verb (fiil) yalın haldedir. Örnekleri inceleyiniz.
  • Did a police search the criminals? (Polis suçluları araştırdı mı?)
  • Did the thief open the safe in the room? (Hırsız odadaki kasayı açtı mı?)
  • Did someone steal a van from the car-park? (Birisi araba parkından bir kamyonet çaldı mı?)
  • Did you keep all valuable things in the safe? (Sen kasadaki bütün kıymetli şeyleri sakladın mı?)
  • Did he leave his fingerprints? (O parmak izlerini bıraktı mı?)
  • Did the thief follow your girlfriend yesterday? (Hırsız dün kız arkadaşını takip etti mi?)
  • Did the policemen chase the burglars? (Polisler hırsızları takip ettiler mi?)
  • Did you call the police quickly? (Sen polisi hızlı bir şekilde aradın mı?)
  • Did the burglar break into the supermarket? (Hırsız süpermarkete girdi mi?)
  • What did you do when you came home yesterday? (Sen dün eve geldiğinde ne yaptın?)

Bu ünitede öğreneceğimiz yeni kelimeler:
  • chase : takip etmek
  • follow : takip etmek, izlemek
  • drawer : çekmece
  • footprint : ayak izi
  • fingerprint : parmak izi
  • be on holiday : tatilde olmak
  • hurry up : acele etmek
  • calm down : sakinleşmek
  • painting : tablo
  • detective : dedektif
  • in daylight : gündüz gözüyle
  • be alone : tek başına olmak
  • go away : ayrılmak; uzaklaşmak
  • put in : içeri koymak
  • quickly : hızla; aceleyle
  • behind : arkasında
  • alarm : alarm, uyarı
  • break : kırmak
  • break into (in) : hırsızlık amacıyla bir yere girmek
  • mask : maske
  • burglar : ev hırsızı
  • camera : kamera
  • cash : peşin para
  • be out with : ile dışarıda olmak
  • safe : çelik kasa
  • hide : sakla(n)mak
  • grab : ele geçirmek: kapmak
  • investigate : araştırmak; soruşturmak
  • magnifier : büyüteç
  • prison : hapishane
  • jail : hapishane
  • steal : hırsızlık yapmak
  • thief : hırsız
  • in front of : önünde
  • look at : bakmak, göz atmak
  • look out of : dışarı bakmak
  • look around : etrafa bakmak
  • look for something : bir şey aramak
  • jewelery : mücevherat
  • donate : bağışlamak
  • stay on line : hatta kalmak
  • briefcase : çanta
  • wait at the door : kapıda beklemek
  • investigator : dedektif
  • follow : takip etmek, izlemek
  • catch : yakalamak; yetişmek
  • arrest : yakalamak
  • take : almak
  • lawyer : avukat
  • open the door : kapı açmak
  • carry : taşımak
  • thing(s) : eşya(lar)
  • call : aramak; telefon etmek
  • immediately : hemen, derhal
  • find out : öğrenmek; anlamak
  • bracelet : bilezik
  • run away : kaçmak
  • handcuffs : kelepçe
  • necklace : kolye, gerdanlık
  • examine crime : suçu incelemek
  • move in (into) : taşınmak
  • drive away : arabayla uzaklaşmak
  • police officer : polis memuru
  • inspector : müfettiş
  • reporter : muhbir; muhabir
  • cameraman : kameraman
  • security camera: güvenlik kamerası
  • rob the bank : banka soymak
  • burgle : (ev vb.) soymak
  • notice : farketmek
  • run out : dışarıya koşmak

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski