Like Vs As

Like Vs As

'Like' çoğu zaman, iki şeyi karşılaştırır. Bir edattır (preposition).Bu nedenle kendinden sonra bir isim, zamir ya da gerund gelebilir.
  • She sometimes acts like a child. (Çocuk gibi)
  • The little girl, like her mother, has bright red hair. (Annesi gibi)
  • My son wants to be a teacher like me. (Benim gibi)
Like'ın bu "gibi" anlamını as ile de verebiliriz. Ancak as'den sonra subject + verb kullanılır.
  • Try to do it this as I show you. (Onu sana gösterdiğim gibi yapmaya çalış.)
Karşılaştırmalarda kullanıldığı zamanki 'as' ve 'like' aynı anlama gelir. 'Like' biraz daha gayrı resmi, ve günlük dilde daha çok kullanılır.
  • Nobody understands him as I do.
  • Nobody understands him like I do.
Like + a noun ile as + a noun arasındaki farkı şu örneklerde inceleyelim:
  • As your father, I’ll help you as much as I can. (Baban olarak, elimden geldiği kadar sana yardım edeceğim.)  Konuşmacı burada gerçek babadır.
  • Like your father, I’ll help you as much as I can. (Baban gibi, elimden geldiği kadar sana yardım edeceğim.) Konuşmacı burada gerçek baba değildir.
As + subject + verb kalıbı farklı anlamlarda da kullanılabilir.

    as I said before (daha önce söylediğim gibi),
    as we stated before (daha önce belirttiğimiz gibi),
    as it is known (bilindiği gibi), 
    as ıt was expected (beklenildiği gibi), ete. bu şekilde yaygın olarak kullanılan ifadelerdir.
  • He passed the exam with a high grade, as we expected. (Umduğumuz gibi, sınavını yüksek bir notla geçti)
As'den sonra bir isim kullanıldığında, as  'olarak' anlamına gelir ve bir benzetme yapmaz, gerçek durumu yansıtır. Genelde işler hakkında konuşmak için kullanıldığı gibi:
  • They used the old building as a hospital during the war.  (Eski binayı savaş sırasında hastahane olarak kullandılar.)
  • He worked for a long time as a teacher in Africa. (O, Afrikada uzun yıllar öğretmen olarak çalıştı.)
Such As

Such As, "gibi" anlamına gelir. Biz such as kalıbını cümlede bir şeyle ilgili örnek verirken kullanırız. Cümleye örneğin anlamı katar. 
  • Some people such as actors, musicians and footballers can become very famous. (Aktör, müzisyen ve futbolcu gibi bazı insanlar çok ünlü olabilirler.)
  • You can find different kinds of fruit trees in our orchard such as orange, apple and pear.  (Meyve bahçemizde portakal, elma ve armut gibi bir çok tür meyve ağacı bulabilirsin.)
As if / as though (sanki, -mış gibi)

”As if” ve “as though” ifadeleri Türkçe’de “sanki, -mış gibi” anlamına gelmektedir. Kişilerin, durumların veya bir şeyin nasıl göründüğünü, nasıl durduğunu veya nasıl olduklarını belirtmek için kullanılır. “As if” ve “as though” kalıpları birisinin bir şeyi nasıl yaptığını göstermek için de kullanılır. “Look, seem, sound” gibi fillerle sıklıkla kullanılır. 

”As if” ve “as though” aynı anlama sahiptir.

Eğer 'as if / as though' ile gerçek bir olay hakkında izlenimimizi ifade ediyorsak kullanacağımız tense(zaman), gerçeği ifade eden tense olmalıdır.
  • The rooms are clean. It seems as if  / as though they have just cleaned them. (Odalar temiz. Az önce temizlemişler gibi görünüyor.)
  • There are dark clouds in the sky. It seems as if / though it is going to rain.  (Siyah bulutlar var. Yağmur yağacak gibi görünüyor.)
Eğer gerçek değil de hayali bir şeyi ya da benzetme yapıyorsak fiilin bir 'past' halini kullanırız.
  • They talk as if / though the world were coming to an end.  (Sanki dünyanın sonu gelmiş gibi konuşuyorlar.)
  • I don't like Jane. She talks as if  / though she knew everything. (Jane'i sevmiyorum. Her şeyi biliyormuş gibi konuşuyor.)
  • He behaved as if / though nothing had happened. (Sanki hiç bir şey olmamış gibi davrandı.)
  • He felt as if / though they had been given the wrong information. (Kendisine sanki yanlış bilgi verilmiş gibi his etti.)
As ...... as (-e / -a kadar)

Bu yapı, iki kişi ya da şeyin bir şekilde eşit olduğunu anlatmak için kullanılır. Türkçede çoğunlukla “... kadar” anlamında olan as ... as kelimelerinin arasına sıfat ya da zarf konulur:
  • Martin is as tall as his father. (Martin, babası kadar uzun boyludur.)
  • My father isn’t as old as she looks. (Babam, göründüğü kadar yaşlı değildir.)
  • My grandmother speaks German as fluently as my grandfather. (Büyükannem, Almancayı büyükbabam kadar akıcı konuşur.)


Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski