Modals: Certainty and Propobility in the Past - (Geçmişte Emin olma durumu ve olasılık)

MUST HAVE +V3

Geçmişte olan bir olay hakkında tahmin yürütülüyor ise ve tahminden emin isek “must” ve “past” anlam katmak içinde “to”suz “perfect infinitive” “have V3” kullanılır.

· You must have been delighted when you won the competition, mustn’t you?
  (Yarışmayı kazandığınızda mutlu olmuş olmalısınız, değil mi?)
· Something important must have happened, because she has never missed an appointment before.
  (Önemli bir şey olmuş olmalı, çünkü daha önce hiç randevuyu kaçırmamıştı.)
· I have rung the doorbell many times, but nobody has answered. They must have gone out.
  (Kapı zilini defalarca çalmıştım ama kimse cevap vermedi. Dışarı çıkmış olmalılar.)

MUST HAVE BEEN + Ving

Geçmişte süreklilik içeren bir eylem hakkında tahmin yürütülüyorsa ve tahminden emin isek “must” ve geçmişte sürekliliği ifade etmek içinde “must” tan sonra “perfect progressive infinitive” in “to” suz şekli olan “have been + Ving kullanılır.

· John looks very tired today. He must’t have been sleeping very well last night.
  (John bugün çok yorgun görünüyor. Dün gece çok iyi uyumamış olmalı.)
· Our son must have been sleeping when we came back home from the party last night. His room’s  light was off. (Dün gece partiden eve döndüğümüzde oğlumuz uyuyor olmalıydı. Odasının ışığı sönüktü.)
· You must have been listening to music extremely loudly if the neighbours came round and complained. (Komşular gelip şikayet etmişse, sen son derece yüksek sesle müzik dinlemiş olmalısın.)


CAN’T / COULDN’T HAVE +V3

Geçmişteki bir eylem hakkında tahmin yürütülüyorsa ve bu eylemin olamayacağından eminsek, “can’t” ve “couldn't” modalları kullanılır. “past” anlam katmak içinde “to” suz “perfect infinitive” “have V3 eklenir.

· It can’t / couldn't have rained last night. Look the ground is dry.
  (Dün gece yağmur yağmış olamaz. Bak, zemin kuru.)
· The flowers can’t / couldn’t have been watered regularly. Look! They are all dying.
  (Çiçekler düzenli olarak sulanmış olamaz. Bak! Hepsi kurumuş.)

“Couldn't have V3” aynı zamanda "........ Yapamazdım" anlamında geçmişte bir şeyin olasılık dışı olduğunu belirtmek için de kullanılabilir.

· They can’t have eaten all cheese yet, I only bought it this morning.
  (Şimdiye dek bütün peynirleri yemiş olamazlar, onu daha bu sabah aldım.)
· Martin can’t / couldn’t have lost his way. He knows the city very well.
  (Martin yolunu kaybetmiş olamazdı. Şehri çok iyi biliyor.)
· We couldn’t have played football yesterday as it rained hard and the ground turned to be muddy.
   (Dün yağmur yağdığı ve toprak da çamurlu olduğu için futbol (isteseydik dahi) oynayamazdık.)

SHOULD HAVE +V3

“Should have +V3” yapısı da daha çok geçmişte bazı durumları göz önünde bulundurduğumuz bir olayı esas alarak bir olasılıktan bahsettiğimiz durumlar için kullanırız.

· Life in the Middle Age should have been rather hard.
  (Orta Çağ'da yaşam oldukça zor olmalıydı.)

Bu yapı aynı zamanda gerçekleşmemiş tahmin yada beklentileri de ifade eder.

· He should have passed the university exam, but was not successful in spite of working hard.
  (Üniversite sınavını geçmiş olması gerekirdi, ancak çok çalışmasına rağmen başarılı olamadı.)
· We should have received much money from the lottary, but half of it was cut for tax.
  (Piyangodan çok para almamız gerekirdi ama yarısı vergi için kesildi.)

“Should have + V3 / ought to have +V3” yapısını gelecekte belli bir zamana kadar, yada şimdiye kadar yapılması gereken veya beklenen bir eylemi ifade etmek için de kullanabiliriz.

· The Parkers should have / ought to have got back from holiday yesterday. Has anybody see them?
  ( Parkır ailesinin tatilden dün dönmüş olmaları gerekirdi. Onları gören var mı?
· It is ten o’clock. They ought to have arrived at their destination by now.
  (Saat on. Şimdiye kadar gidecekleri yere varmış olmalılar.)
· We should have finished painting the house by the end of next week.
  (Önümüzdeki haftanın sonuna kadar evi boyamayı bitirmiş olmamız gerekir.)

MAY / MIGHT / CAN / COULD HAVE +V3

Geçmişteki bir eylem hakkında tahmin yürütülüyorsa ve çok emin değilsek, kullanılan modallar “may/might” veya “could” dur. Cümleye “past” anlam katmak için de bu modal'lardan sonra “perfect infinitive” in “to” suz şekli olan “have V3 kullanılır.

· I phoned her but the line was always busy. She may / might / can / could have left the receiver open.
  (Onu aradım ama hat hep meşguldü. Ahizeyi açık bırakmış olabilir.)

“Might have V3 yukarıdaki anlamı dışında ayrıca "........... yapabilirdim" şeklinde geçmişte gerçekleşmemiş bir olasılığı ifade etmek için de kullanılabilir.

· You were stupid to try climbing up there. You might have killed yourself.
  (Oraya tırmanmayı denemen aptallıktı. Kendinizi öldürmüş olabilirdin.)

Geçmişte süreklilik içeren bir eylem hakkında tahmin yürütülüyorsa, kullanılan modal'lar “may” ve “might” ın geçmişteki sürekliliği ifade etmek için de "perfect progressive ınfinitive"in "to"suz şekli olan "have been ving" kullanılır.

· She may / might have been feeling bad yesterday. For this reason, she didn’t come to work.
  (Dün kendini kötü hissediyor olmuş olmalı. Bu nedenle işe gelmedi.)
· You may have been studying English for a long time, but you stil have a lot to learn.
  (Uzun zamandır İngilizce eğitim alıyor olabilirsiniz, ancak daha öğrenecek çok şeyiniz var.)

MAY / MIGHT NOT HAVE +V3

Geçmişte süreklilik içeren olumsuz bir eylem hakkında tahmin yürütülüyorsa, kullanılan modal'lar “may” ve “might” ın geçmişteki sürekliliği ifade etmek için de “perfect progressive ınfinitive” in “to” suz şekli olan “not have been V3 kullanılır. Bu anlamda bir yapı için can / could kullanılmaz.

· He felt unwell yesterday. That is why, he may / might not have joined us.
  (Dün kendini iyi hissetmiyordu. Bu yüzden bize katılmış olmayabilir.)
· Mary may / might not have gone Tom and Sally’s wedding as she is not fond of her.
  (Mary, Tom ve Sally’nin düğününe, ondan (Sally’den) hoşlanmadığı için gitmmemiş olabilir.)


Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski