Be going to - Kullanımları

BE GOING TO

Genel olarak daha önceden planladığımız ve gelecekte yapmaya niyet ettiğimiz eylemleri ifade etmek için 'be going to' kipini kullanırız. Aşağıda bu yapının kullanımıyla ilgili açıklamalar detaylandırılmıştır.

1. Önceden karar verilen yada hazırlık yapılan durumlarda:

I am going to buy a new car soon.
(Yakında yeni bir araba alacağım.)

Yukarıdaki cümleden, kişinin yeni bir araba almaya karar verdiği, bunun için para biriktirdiği ya da ayırdığı, belki de alacağı arabayı seçtiği gibi anlamlar çıkarılabilir. Yani kişi, yeni bir araba almak için karar vermiş ve büyük bir ihtimalle bazı girişimlerde de bulunmuş demektir.

A: What are you doing with that spade? (O kürekle ne yapıyorsun?)
B: I am going to plant some trees. (Bir iki ağaç dikeceğim.)

My sister has bought some cloth; she is going to make herself a dress.
(Kız kardeşim biraz kumaş almış; kendine bir giysi dikecek.)

I left Ankara last week because I am going to live permanently in İstanbul.
(İstanbul’da temelli oturacağım için geçen hafta Ankara’dan ayrıldım.)

I have bought some bricks and I’m going to build a garage.
(Biraz tuğla aldım ve bir garaj yapacağım.)

2. Şu anla ilgili bir durumdan yola çıkarak, gelecekte olması kuvvetle muhtemel durumları anlatır:

Look at those clouds. It’s going to rain.
(Şu bulutlara bak. Yağmur yağacak.)

Susan is going to have a baby in May.
(Susan’ın mayısta bir bebeği olacak.)

3. Kararlılık ve niyet belirten cümlelerde:

I’m going to keep asking her out until she says yes.
(Evet diyene dek benimle çıkmasını isteyeceğim/ona asılacağım.)

He is going to be a dentist when he grows up.
(Büyüdüğünde diş hekimi olacak.)

Kişinin niyetinin pek belli olmadığı durumlarda hem be going to hem de will kullanılabilir:

I will/am going to climb that mountain one day.
Şu dağa bir gün tırmanacağım.

will ve be going to arasındaki farklar

Mary: ‘There isn’t any salt in the house.’
’Mary: ‘Evde hiç tuz kalmamış.’
Paul: ‘I’ll get some today. Paul:
‘Bugün biraz alayım/alacağım.’

Paul, evde tuz kalmadığını bilmiyor ve bu yüzden de Mary söyledikten sonra tuz almaya karar veriyor. Yani önceden karar verilmiş bir durum söz konusu değil. Bu yüzden will kullanılmış.

The lift is going to break down.
The lift will break down.
(Asansör bozulacak.)

Birinci örnekten, asansörün bozulma sinyalleri verdiği, örneğin garip sesler çıkardığı gibi bir anlam çıkıp yakında bozulmasının kuvvetle muhtemel olduğu sonucuna varılabilir. İkinci örnekten ise, bozulma işinin belli nedenlerden dolayı (asansöre sürekli aşırı yükleme yapılması gibi) gelecekte bir gün olacağı anlamı çıkmaktadır.

Geleceğe yönelik tahminlerde, kişinin bilgisi, öngörüsü, tahmini öne çıkıyorsa will, bazı gerçeklerden yola çıkılarak konuşuluyorsa be going to kullanılır:

Susan is going to have a baby.
Susan’ın bebeği olacak. (= çünkü hamile olduğunu görüyoruz)

The baby will have green eyes because both parents have.
Anne babanın gözleri yeşil olduğu için bebeğin de gözleri yeşil olacak. (= konuşanın tıp, genetik vb. bilgisi söz konusu)

I’ve just heard from the mechanic. The car is going to cost $500.
Tamirciden şimdi öğrendim. Arabanın masrafı $500 olacak. (= çünkü tamirci dedi)

I think the car will cost about $500.
Bence arabanın masrafı yaklaşık $500 olacak. (= konuşanın tahmini)

Look out! We are going to crash!
Dikkat et! Çarpacağız! (= Önümüzdeki araba vb.’ne çarpacağımız belli)

Don’t let him drive your car. He is a bad driver. He will crash it.
Arabanı ona verme. Kötü sürücüdür. Çarpar. (= konuşanın öngörüsü)



Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski