Duruma Uygun Kullanılacak İfade

Duruma Uygun Kullanılacak İfade: Yaklaşımlar

YDT sınavlarında yabancı dil ile ilgili konuşma sözlü olarak test edilmemektedir. Ancak konuşmaya uygun durum soruları, ve konuşma metinleri ile ilgili sorular İngilizceyi işlevsel olarak ne kadar iyi algıladığınızı ve ifade edeceğimizi test eder. Bu tür soru grubunda sorulan her şey sizin yaşantınızdan ve sosyal çevrenizden alınmış gerçek durumlardır. Örneğin, sorularda sıkça sorulan randevunuz varken oraya gidemeyeceğinizi veya zamanında varamayacağınızı fark ettiğinizde ne söylersiniz gibi bir durum varsa, siz hemen gerçek hayatınızda ne yapardım diye düşünürsünüz. Ardından seçeneklerde verilmiş cümleleri okur ve bu durum karşısında gerçekten o söylenir mi diye durumu test edersiniz. Cevap olarak ise en mantıklı olanını seçersiniz.

Bu durum için, doğru yanıtı nasıl bulacaksınız? İlk önce soruyu hiç hatasız bir şekilde anlamaya çalışacak ve durumu zihninizde canlandıracaksınız. Bir diğer deyişle o durumu bir film şeridi gibi düşünecek ve kendinizi de bir oyuncu olarak o filmin içine dahil edeceksiniz. Kesinlikle her seçeneği filmin içine dahil etmeye dikkat edip, soru kökünde belirtilen durumla tam örtüşüyor mu, gereksinimi karşılıyor mu diye kontrol etmelisiniz. Belki işinizi şu şekilde kolaylaştırabiliriz.

Bu bölümdeki soruları doğru biçimde yanıtlayabilmek için verilen durumun içinde kullanılan sözcüklerin anlamına çok dikkat etmek gerekir. Size bir senaryo verilmiş ve bu durumda söyleyeceğiniz söz o senaryoya uygun olmalı ve sizden ne beklendiğini iyice anlamadan seçeneklere yönelmek sakıncalı olur. Durumu tanımlamak için kullanılan sözcüklere (zarflar, sıfatlar,vs) uygun ifade aranmalıdır.

Duruma uygun ifadeyi seçme konusundaki soruların yanıtlanmasında da dikkat edilecek bazı ortak öğeler göze çarpmaktadır. Bunların önemlileri aşağıda sıralanmıştır:

1-Durum içinde geçen sözcüklerin bazıları aynen söylenecek ifade içinde tekrar yer alabilir.

You have just heard that a friend has won a photography competition and are very pleased for him. It is a surprise as you didn't even know he was interested in photography. You phone him and say:

A) This is splendid news! You've really surprised us all. Congratulations!
B) You should have told us you were entering the competition; why didn't you?
C) I wish I'd known about the competition; I might have entered photographs, too.
D) What sort of a prize will you get?
E) If the photographs go on exhibition I'd love to see them.

Verilen durum; bir arkadaşınızın bir fotoğraf yarışmasını kazandığını duymanızla ilgili. Bu duyum sizin için bir sürpriz ve fotoğrafla bile ilgilendiğini bile bilmiyorsunuz. Verilen durumda bir haber alıyorsunuz ve bir sürpriz var ve şıklara baktığımızda benzer kelimeleri “A” şıkkında bulabiliriz.

Your mother finds you looking through several travel magazines. She knows you're longing to go to some exotic place for a holiday and wishes you could. So, as a way of sharing your feelings, she leans over your shoulder and says quietly:

A) I wish you were a bit more adventurous. When I was your age, we used to go camping!
B) All these holiday resorts in faraway countries are quite beyond anything we can afford.
C) You are wasting your time with these magazines. It is time you grew up and became realistic.
D) If we really had plenty of money, where would you go for your dream holiday?
E) I don't think these places are nearly as exotic as the magazines suggest.

Annenizin sizin birkaç gezi dergisine baktığınızı görüyor. Sizin tatile çıkmayı çok arzuladığınızı anlıyor ve bunu yapmanızı diliyor. Bundan dolayı da duygularınızı paylaşacak bir ifade söyleyecek. Konu tatil ile ilgili olduğundan dolayı benzer bir ifade arayabiliriz. Tatil ile ilgili dilek ifade eden kelimeler “D” şıkkında var.

2-Verilen durum içinde geçen bir sözcüğün eşanlamlısı seçilecek uygun ifade içinde yer alabilir.

You feel sorry for a neighbour's daughter, Jane, because her mother is frequently away on business. You want your daughter to invite her to your house from time to time, and so you say:

A) I wish you'd go and see how Jane is; I haven't seen her all week.
B) There must be something we can do to help Jane.
C) I saw Jane today and asked her to come round for tea. I'm going to make a cake.
D) If we ask Jane to stay with us for a week, that might help.
E) Why don't you ask Jane to come round here from time to time? She's alone too much.

Komşunuzun kızı Jane’in annesi çok sık iş gezilerinde olduğundan dolayı üzülüyorsunuz. Kızınıza onu arasıra eve davet etmesini istiyorsunuz. Bu durumda da davet ile ilgili bir ifade arayacağız ve bunun yakın anlamlısı olan “come round – ziyaret etmek / uğramak” kelimesini “E” şıkkında bulabiliyoruz. Ayni zamanda diğer bir anahtar kelime olan “alone-tek başına / yanlız” ifadeside bu şıkta bulunuyor.

You are doing some research for a geography homework on Norway's fjords. So you go to the library and ask the librarian there for assistance:

A) I've found two books on Norway's fjords, but they are very out-of-date.
B) There is not a single book on Norway's fjords in this library!
C) Can you help me to find some material on the coastline of Norway?
D) I'm rather disappointed to find you have so little material on Norway and its fjords.
E) If you'd given me a little assistance when I came in, I would easily have found these books on the fjords of Norway.

Norweç fiyordları ile ilgili bir ödev araştırması için kütüphaneye gidiyorsunuz. Kütüphane memurundan bu konu ile ilgili yardım talep ediyorsunuz. Yine bu durumda yardım ile ilgili bir kelime arayacağız, ancak bununla beraber rica ifade eden bir cümleyi de aramamız gerekir. “CAN” birisinden bir şeyi rica ederken soru biçiminde kullanabileceğimiz bir kip. “Assistance –yardım” ifadesinin eş anlamlısı ve rica ifade eden kelimeler“C” şıkkında var.

3-Yine durum tanımı içinde geçen anahtar sözcüklerin değişik bir biçimi seçeceğimiz ifade içinde yer almış olabilir.

Some of your friends are planning to go to the cinema. They are planning to meet outside the cinema at around 5 o'clock and go in together. You would like to join them but there is a possibility that you won't be able to go and you don't want the others to wait for you if this is the case. So, you say:

A) I really don't think I'll be able to come; but I'll try.
B) I probably can't get there until well after 5 o'clock. But do wait for me.
C) If I'm not there by 5 o'clock it will mean I'm not coming, so you go on in.
D) We really don't need to meet at 5 o'clock. The film doesn't start till half-past.
E) We will meet promptly at 5 o'clock and not wait for late-comers.

Arkadaşlarınızdan bazıları sinemaya gitmeyi planlıyor. Saat beş civarında birlikte içeri girmek için sinemanın önünde bir araya gelmeyi düşünüyorlar. Sizde onlarla birlikte gitmeyi istiyorsunuz, ancak gidememe durumunuz var ve böyle bir durum olursa diğerlerinin sizi beklememesini istiyorsunuz. Paragrafta ifade edilen “won’t be able to go” ifadesinin başka bir şekilde kullanımı bir koşula bağlı olarak ifade edilecektir. Bu kullanım “C” şıkkında var.

A classmate, Barry, has fallen off his bicycle and injured himself but not too seriously. You get hold of another classmate and suggest you go together and visit him to cheer him up:

A) Barry's feeling rather miserable after the bicycle accident and wants us to visit him, shall we?
B) Have you been to visit Barry yet? You know, don't you, that he's fallen off his bike?
C) Did you know that poor Barry has hurt himself falling off a bike? Let's go and amuse him a bit.
D) My mother thinks we ought to visit Barry as he's hurt himself a bit. What do you say?
E) Do we really have to go and visit this Barry? He's not badly hurt.

Sınıf arkadaşınız, Barry, düşüp kendini incitmiş ancak pek ciddi bir yaralanma değil. Bir başka arkadaşınızı tutup ona yaralanmış arkadaşınızı ziyaret etmeyi ve onu biraz neşelendirmeyi öneriyorsunuz. Bu durumda bilgi veren ve öneri getiren bir ifade arayacağız. “Let’s” ifadesi öneri getiren bir kalıptır. “Cheer up” “amuze” ile eşanlamlıdır. Bilgi veren, öneri getiren, eşanlam içeren ifadelerin hepsi “C” şıkkında mevcuttur.

4-Duruma uygun ifadeyi seçerken, öncelikle seçeceğimiz jfadenin hangi anlamsal, işlev için kullanıldığına dikkat etmek gerekir. Bir tavsiye, bir öneri ya da bir uyarıda mı bulunacağız yoksa birisini cesaretlendirici veya teşvik edici bir ifade mi seçeceğiz. Bu işlevi belirlerken aynı zamanda bu ifadenin hangi bağlamda (örneğin resmi bir ortamda ya da resmi olmayan, dostça bir ortamda) ve ne şekilde (kibarca, sertçe, usturuplu biçimde, kararlı biçimde, vb.) kullanılmasının istendiğine dikkat etmek gerekir. Çok değişik işlevler için kullanılabilecek uygun sözcükleri öğrenmek için sizlere bir tablo verilmiştir. Bu tablodan yararlanarak sizden kullanılması istenilen ifadeleri öğrenmeye çalışmalısınız.

A friend, Pam, has been very ill. She's now out of hospital and back at home. You want to visit her, but first you phone her. The answering-system comes on, so you decide to leave a message. You say:

A) Is that Pam? We're all very worried about you! Tell me what happened!
B) Why did you have to go to hospital? Are you very ill?
C) Hello, Pam! Hope you're beginning to feel a bit better! I'll try to come round to see you in a day of two.
D) Why are you using an answering machine? Can't you get to the phone?
E) It's time you got out of the house! Come and have coffee with me tomorrow morning, I'll pick you up in the car.

Bir arkadaşınız, Pam, çok kötü hastalanmış. Şu anda hastaneden çıkıp eve dönmüş. Onu ziyaret etmek istiyorsunuz. Fakat önce telefon ediyorsunuz, ancak bu durumda karşınıza telesekreter çıkıyor ve ona bir mesaj bırakacaksınız. Bu durumda tabii ki ona bırakacağınız mesajın onu ziyaret etme ile ilgili olması gerekir. Birde hastaya “Nasılsın, umarım durumun daha da iyi” gibi bir ifade kullanmak doğaldır. Seçeneklere baktığımızda “come round – ziyaret etmek / uğramak” ifadesi ve hastayı sorma ile ilgili kelimeler “C” şıkkında var.

In a shop, you've found a pair of jeans you really like. But they cost more than you can afford. You decide to try your luck and ask the shopkeeper quite plainly to bring the price down. So, you say:

A) They're nice, and actually they are not really too expensive.
B) Can't you sell them to me for less?
C) I'll take them but they are certainly not worth the price you're asking.
D) There can't be many people prepared to pay so much!
E) Do you always charge so much?

Bir mağazada beğendiğiniz bir kot pantolonu alacaksınız, fakat fiyatı ödeyebileceğiniz miktarın ötesinde. Mağaza sahibinden açıkça fiyatı indirmek için bir ricada bulunmak için şansızı deneyeceksiniz. Yani daha ucuza satması için bir rica ifade eden bir cümle arayacağız. “Can” bu tür ifadelerde soru biçiminde sıkça kullanılır. “Sell – satmak” ifadesi ve rica cümlesi “B” şıkkında var.

Your brother is supposed to be taking part in a cross-country running competition. He feels he has no chance of winning and so is wondering about withdrawing from the race. To encourage him to run the race, you say:

A) This cross-country competition is putting too much stress on you. Forget it!
B) What's the matter with you? If you don't want to run, don't.
C) It's not like you to keep changing your mind. Come on, make a definite decision and keep to it.
D) By the way, I hear John's not running. What have you decided to do?
E) Come on! It’s not the end of the world if you don't win. And you've a good chance of winning.

Kardeşinizin uzun bir maratona katılması bekleniyor. Yarışta şansının olmadığını ve yarışmadan çekileceğini aklına koymuş. Sizde onu bu yarışta koşması için teşvik edecek bir ifade kullanacaksınız. Bu durumda ona “Haydi, kazanmasan bu dünyanın sonu olmaz, ve kazanma şansın var” gibi bir ifade ararız. Bu ifade de “E” şıkkında var.

Your brother and his best friend have had a quarrel and have stopped speaking to each other. This state of affairs is making your brother most unhappy, but he refuses to be the first to make a move to end the disagreement. You think this is very foolish of him and decide to tell him so plainly. You say:

A) What is the reason for your disagreement? I’m sure you are in the right!
B) This is a ridiculous state of affairs! Forget your stupid pride and go and start talking to him again!
C) Would you like me to go and talk to him and find out what’s wrong?
D) Of course he’s to blame; I’m glad to see the friendship has ended.
E) Forget him then. And start making new friends.

Kardeşiniz ve en iyi arkadaşı kavga yapıp birbirleriyle konuşmayı kesmişler. Bu olay kardeşinizi oldukça mutsuz etmektedir, ancak bu durumun düzelmesi için de ilk adımı kendisinin atmasını reddediyor. Bu durumun bitmesi gerektiğini, yaptığı şeyin aptalca olduğunu anlatmak için onunla doğrudan sade bir biçimde konuşmaya karar veriyorsunuz. Bu durumda bize yardımcı olacak anahtar kelimelerin aynısı paragrafımızda altı çizili olarak verilmiş, aynı zamanda bu olayın saçma olduğunu ve konuşmanın başlaması gerektiğini ifade eden bir cümle arayacağız. Bu cümlede “B” şıkkında var.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski