Reflexive Pronouns (Dönüşlü Nesne Zamirleri)

“Reflexive pronouns” öznenin yaptığı işten yine kendisinin etkilendiğini ifade etmek için kullanılır. amuse, blame, cut, dry, enjoy, find, help, hurt, introduce, make, look after, take care of gibi sınırlı sayıda fiille kullanılır; bu fiillerde özne ve nesne aynıdır ve “pronoun” doğrudan fiili izler. “–self” ve –“selves” takılarının mülkiyet belirten sıfatlara (possessive adjective) eklenmesiyle oluşturulurlar.
I myself I cut myself with a knife (Bıçakla kendimi kestim)
You yourself/yourselves You cut yourself with a knife (Bıçakla kendini kestin)
He himself He cut himself with a knife (Bıçakla kendisini kesti)
She herself She cut herself with a knife (Bıçakla kendisini kesti)
We ourselves We cut ourselves with a knife (Bıçakla kendimizi kestik)
They themselves They cut themselves with a knife (Bıçakla kendilerini kestiler)
  • You can help yourselves to pizza. (Kendinize bir pizza kazandırabilirsiniz)
  • He blames himself for the break up.  (Kendisini ayrılık konusunda suçluyor.)
  • She should learn to look after herself.  (Kendi kendisine bakmasını öğrenmeli.) 
  • Did you prepare yourself for the test? (Kendini sınava hazırladın mı?)
  • How did she injure herself?  (Kendini nasıl yaraladı?) 
  • Let’s get ourselves some ice cream. (Hadi kendimize dondurma alalım.)
  • I drew myself this map.  (Bu haritayı ben kendim çizdim.)
  • I cut myself with a knife.  (Kendimi (elimi) bıçakla kestim.)

“absent oneself”, “pride oneself (on)” ve avail oneself (of)” gibi fiiler doğrudan arkasından reflexive pronoun alır

  • Monica absented herself from the meeting.
  • Jack prides himself on his cooking.

Bu zamirler ayni zamanda sahiplik belirten ifadelere ve nesnelere gönderimde bulunmak için de kullanılır.

  • The oldman’s story is about himself.

“Wash, dress, shave” gibi filler İngilizce’de reflexive pronoun almazlar. Ancak, eylemin kim tarafından yapıldığını vurgulamk için kullanılır; bir işin çaba sarf edilerek yapıldığını veya tek başına yapıldığını gösterir.

  • None of Betty's friends prepares lunch. She prepares it herself
  • Polly's now learnt how to dress herself.

Bir cümlede ismi, nesneyi ya da zamiri vurgulamak için kullanılır. Bu tür ifadelerde bizzat kendim / kendisi anlamında bir vurgulama yapılır.

  • You yourself saw what happened.
  • You saw what happened yourself.
  • The film itself is very good.
  • I myself want to see the manager
  • I want to see the manager himself

All / by + reflexive pronoun” bir işin tek başına, hiç yardım almaksızın yapıldığını göstermek için kullanılır. Bu yapı on my / your / her/ etc own yapısı ile de kullanılır.
by myself (kendi kendime ) by himself (kendi kendine)
by ourselves (kendi kendimize) by themselves (kendi kendilerine)

  • She learnt English by herself. 
       (Kendi kendine İngilizce öğrendi.)
  • He repaired the car by himself. 
       (Otomobili kendi kendine tamir etti.)
  • You can carry the suitcase by yourself. 
       (Bavulu kendi kendine taşıyabilirsin.)
  • I painted the walls by myself. 
       (Duvarları kendi kendime boyadım.)
  • The soldiers built the bridge by themselves. 
       (Askerler köprüyü kendi kendilerine inşa ettiler.)

  • David usually studies by / all himself.
  • Do you ever go to the cinema by /all yourself?
  • I have painted this house on my own.

Bu yapı aynı zamanda “kendime, başkasına değil anlamı” da verir.

  • I made this sandwich by myself.
      (Bu sandviçi kendim için yaptım.)

Bazı özel terimlerde kullanılır.

  • strictly between ourselves
  • just among ourselves
  • in itself
  • behave oneself
  • make oneself at home, etc.

Yer belirten edatlardan (prepositions) sonra “reflexive pronoun” kullanılmaz, “object pronoun” kullanılır.

  • We didin’t have money with us when we left town.
  • I realized the car behind me when I was on the street.

Ancak, başka birini kastetme ihtimali olan bir durumda “reflexive pronoun” kullanılabilir.

  • She is very annoyed with herself (burada “herself” başka birini kastetme ihtimali var)

RECIPROCAL PRONOUNS
Each other / One another

Bir fiilin ya da edatın nesnesi olarak, en az iki kişi arasında bir karşılıklılık olduğunu göstermek için kullanılırlar. “Birbilerine, birbirlerini.vs.” anlamlarına gelirler. Aralarında anlam ya da yapı olarak belirgin bir farklılık yoktur. Ancak ikiden çok kişi söz konusu olduğunda ve daha resmi kullanımında “one another” tercih edilir.

  • Jude and Mary wear one another's blouses. 
      (Jude ve Mary birbirlerinin bluzlarını giyerler.)
  • The two footballers shouted at each other angrily.
      (İki futbolcu birbirlerine kızgın bir şekilde bağırdılar.)
  • They haven’t seen each other for long years. 
      (Uzun seneler birbirlerini görmediler.)

OWN

Mülkiyet belirten sıfatlarla (possessive adjectives) birlikte vurgu elde etmek için kullanılan bir kelimedir. “kendi” anlamını verir.

  • I saw the murder with my own eyes.
     (Cinayeti kendi gözlerimle gördüm.)
  • John has overcome the financial difficulties through his own power.
      (John ekonomik zorlukların üstesinden kendi çabasıyla geldi.)

“Own” “on” edatı ile kullanıldığında “kendi başına, kimseye ihtiyaç duymadan, kendim için” analmı kazanır.

  • I want to live on my own in this house.
      (Bu evde kendi başıma yaşamak istiyorum.)
  • You should abstain from drinking for your own sake.
      (Kendin iyiliğin için içkiden uzak durman gerekir.)

NOUN + OF + POSSESSİVE ADJECTİVE + OWN

“Own” sıfat gibi kullanılabileceği gibi zamir olarak ta kullanılabilir. Bu durumda isim “of” la birlikte mülkiyet belirten sıfattan önce kullanılır.

  • I would like to drive my own car, not my father’s
  • I would like to drive a car of my own, not my father’s



Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski