Participles

THE PARTICIPLES
(İngilizce'de Ortaçlar)

Fiilin –ing veya –ed ekleri alarak zarf yada sıfat biçiminde kullanılmasıdır. Türkçe’deki zarf fiil veya ortaç kullanımlarına benzer bir yapıdır. Süreklilik ifade eden zamanlarda (progressive tenses) ve edilgen yapılarda (passive structure) cümlenin yüklemidirler. Participle’lar üç şekilde karşımıza çıkar. Etken (active) ve edilgen (passive) özelikleri de vardır.

1. Present participles (taking, making …)
2. Past participles (took, made …)
3. Perfect participles (having taken, having made …)

Bunlardan başka, present participle’ın edilgen biçimi (being taken, being made …) ile perfect participle’ın edilgen biçimini de (having been taken, having been made …) saymak gerekir. Şimdi tüm bunları örneklerle inceleyelim.

Fiil olarak kullanılması:
  • Who is the girl talking to your the boss?
  • They were playing in the garden when I saw them.
  • This time next year you will be attanding university.
  • The glass was broken when we entered the room.
  • The schools in Turkey will be opened next week.
  • I have forgottan his name.
Sıfat olarak kullanılması:
  • On the way office, I met a crying boy.
  • (Büroya giderken ağlayan bir çocukla karşılaştım.)
  • The large house looked abandoned.
  • Thomas sometimes gets boring.
Zarf olarak kullanılması:
  • The little girl came in the room crying.
  • (Küçük kız içeri ağlayarak girdi.)
  • I heard someone entering your house.
  • Mary left room without paying attention to his boyfriend’s remark.
İngilizce'de participle , fiillerden türetilen ve sıfat veya zarf işlevleri için kullanılan sözcüklerdir. Türkçe gramerde karşılık olarak "ortaç" terimi yaygındır. Ancak, İngilizce'den söz ederken "sıfat-fiil" ve "zarf-fiil" olarak ayrı ayrı nitelenmeleri daha doğru, daha yararlıdır.

Present Participle

Present participle’lar, sıfat cümleciklerinin (relative clauses) kısaltılmış biçimi olarak kullanılabilirler. Aralarında anlam farkı yoktur:
  • The person who is sitting over there is my brother. (sıfat cümleciği)
  • The person sitting over there is my brother. (present participle)
  • (Orada oturan kişi erkek kardeşimdir.)
Cümlede -ing almış bir fiil varsa, bunun present participle olup olmadığını anlamak için, kendisinden önce gelen isme “hangi?” sorusu sorulur (hangi kişi?). Eğer -ing almış fiil bu soruya cevap veriyorsa, yani o ismi niteliyorsa (orada oturan kişi) present participle demektir.
  • The man speaking to your mother is the new teacher.(hangi adam?)
  •  (Annenle konuşan adam yeni öğretmen.)
  • We need a new hall seating 500 people.
  •  (500 kişilik yeni bir salona ihtiyacımız var.)
  • The watchman noticed somebody hiding behind a tree.
  • (Bekçi, ağacın arkasında saklanan birisini farketti.)
Duyu fiilleri (hear, see, find …) ile present participle kullanılır:
  • I heard someone laughing. 
  • (Birisinin güldüğünü duydum.)
  • I saw my friend crossing the street. 
  • (Arkadaşımı caddeyi geçerken gördüm.)
Tarz ya da vasıta göstererek bir işin nasıl yapıldığını anlatırlar. Türkçeye çoğunlukla “-erek, -arak” olarak çevrilir:
  • My father earns a living driving a taxi.
  • (Babam taksicilik yaparak geçimini sağlıyor.)
  • We spent the whole evening watching a terrible film.
  • (Bütün bir akşamı berbat bir film seyrederek geçirdik.)
Bu tür fiillerden önce by da kullanılabilir:
  • We wanted to save energy by cutting off the electricity.
  • (Elektriği keserek enerji tasarrufu yapmak istedik.)
Present ve perfect participles, zarf cümleciklerinin (adverb clauses) kısaltılmış biçimi olarak kullanılabilirler. Aralarında anlam farkı yoktur:
  • After I had watched TV, I went out.
  • Having watched TV, I went out.
  • (Televizyon seyrettikten sonra dışarı çıktım.)
  • Although I was feeling ill, I went to school.
  • Feeling ill, I went to school.
  • (Kendimi hasta hissetmeme karşın okula gittim.)
  • Because she had been invited to the cinema, she felt happy.
  • Having been invited to the cinema, she felt happy.
  • (Sinemaya davet edildiği için mutlu oldu.)

Past Participles

Kimi zamanların kuruluşunda:
  • I have been invited to the party. (Partiye davet edildim.)
  • A new bookstore is going to be opened next month. (Gelecek ay yeni bir kitapçı açılacak.)
Edilgen olarak kullanılmak kaydıyla past participles sıfat cümleciklerinin (adjective clauses)kısaltılmış biçimi olabilir:
  • Anyone who is bitten by a dog should be given a shot. (adjective clause)
  • Anyone bitten by a dog should be given a shot. (past participle)
  • (Köpek tarafından ısırılan kişiye iğne yapılmalı.)
  • The boy who was encouraged by his coach decided to enter his name in the contest.
  • The boy encouraged by his coach decided to enter his name in the contest.
  • (Antrenörü tarafından teşvik edilen çocuk yarışmaya girmeye karar verdi.)
Zarf cümleciklerinin (adverb clauses) kısaltılmış biçimi olurlar:
  • Because the student was rejected by the school, he felt unhappy. (zarf cümleciği)
  • Rejected by the school, he felt unhappy. (past participle)
  • (Okul tarafından reddedildiği için üzüldü.)
Have ve get başta olmak üzere belli fiillerin nesnelerini izleyebilirler:
  • I must get the breakfast cooked. (Kahvaltıyı hazırlamam lazım.)
  • He got his wrist broken. (Bileğini kırdı.)
  • When did you last have your hair cut? (Saçını en son ne zaman kestirdin?)
Sıfat olarak kullanılmaları:

Sonuna -ed eklenmiş sıfatlar genellikle insanlar için kullanılır. Öznenin kendisinin etkilendiği bir durumu ve nasıl hissettiklerini ortaya koyar. Ayni zamanda nitelediği bir durumun tamamlanmış olduğunu da belirtir.
  • The panda is an endangered species.
  • I was really surprised when I saw you. 
  • She is frightened when she saw a spider.  
Sonuna -ing eklenmiş sıfatlar ise hem nesne hem de insanlar için kullanılır ve bu hislere sebep olan sıfatlardır. Öznenin kendisi etkileyendir, ve nitelenen durumun devam ettiğini belirtir.
  • My brother is really annoying.
  • This programme is really interesting. Let’s watch it.
  • My job is very satisfying, I love helping people. 
-ed almış bir sıfat bir ismi nitelerse, durumun tamamlanmış, -ing almış bir sıfat ismi nitelerse olayın devam ettiğini belirtir. Aşağıdaki tabloyu inceleyelim:

Verb Past participle Present participle
Ölmek
To die
Ölmüş insanlar
The died people
Ölen insanlar
The dying people
Doğmak
To rise
Doğmuş güneş
The risen sun
Doğan güneş
The rising sun
Pişirmek
To cook
Pişmiş yemek
The cooked meal
Pişen yemek
The cooking meal
Damlamak
To drip
Damlamış musluk
The dripped tap
Damlayan musluk
The dripping tap

Perfect Participles

Yan cümledeki eylemin önce olduğunu vurgulamak için having + V3 yapısını kullanabiliriz.
  • Having seen the film before, I didn't want to go to the cinema.
  • (Filmi daha önce gördüğümden dolayı, sinemaya gitmek istemedim.)
  • Having forgotten his screen at home, the man returned home.
  • (Ekranını evde unutarak /unutmuş olduğundan, adam eve döndü)
  • Richard knew the town well, having lived there all his life.
  • (Richard, hayatı boyunca orada yaşadığından dolayı, kasabayı çok iyi biliyordu.)
  • Having sung many songs, he went home.
  • (Bir çok şarkı söyleyip, eve gitti)

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski