Must vs Have to

Must - Have to / Have got to

İngilizcede zorunluluk bildirmek için fiillerin önüne bu anlamda kullandığımız must ve have to kalıplarını getiririz.
  • I have to go now.
  • I must talk to Liam about the meeting.
Yukarıdaki iki cümlede de fillerin önüne gelmiş olan must ve have to fillere bir zorunluluk anlamı katmışlardır. Ancak bazen bu iki kelimeler arasında anlam olarak küçük de olsa bazı farklılıklar öne çıkar. Bunları aşağıda örneklerle anlatmaya çalışalım.

Günlük konuşmalarda have to’nun must’a oranla daha sık kullanıldığını göreceğiz.

Must genellikle have to’dan daha güçlüdür ve daha çok aciliyet veya önemli bir durum olduğunda kullanılır. Aşağıdaki örneğimizi inceleyelim.
  • A: Where is Gemma? I have to talk to her about the weekend party. 
  • Mike isn’t coming because he has to go downtown for a job interview.
Yukarıdaki örnekte konuşmacı sadece şunu yapmam gerek, bunu yapmam gerek diyor.
  • Where is Gemma? I must talk to her now. I have an important thing to tell her.
Bu örnekte ise konuşmacının söylemesi gereken önemli bir şey var ve bunun acil olduğunu belirtiyor.

Bir başka anlam farklılığı da zorunluluğun kaynağı konusunda oluşuyor. Bazı durumlarda, zorunluluk kişisel değil, dışarıdan bazı güçlerin (kanun, yasa vb.) dayatmasıyla gerçekleştiğinde genellikle have to kullanılır.
  • I have to go to work at 8 tomorrow morning.
  • (İşe 8’de gitme zorunluluğu dışardan kaynaklanıyor)
  • You have to wear a tie at school.
  • (Kravat takma zorunluluğu okulun bir kuralı)
Eğer zorunluluğu kendimiz hissediyorsak o zaman 'must' kullanmamız daha anlamlı olacaktır.
  • I must stop smoking.
Gayri resmi diyaloglarda ve günlük konuşmada bazen have to yerine 'have got to' kalıbı da kullanılır.
  • I have got to find a new job. I am sick of this office.
Bazı durumlarda da, konuşurken have düşer ve yalnızca 'got to' kullanılabilir.
  • I got to leave this town. I need a vacation.
Çok sık olarak soru yapısında ve özellikle gereklilik yada zorunluluk dışarıdan bir etmene bağlı ise Have to ve have got to kullanılır.
  • A: What time have you got to be back?
  • B: Dinner's at seven. So by half past six really.
  • A: How often do you have to travel to America on business?
  • B: About once every six months.
  • Must you leave right now? Won't you stay a little longer?
  • A: Do you have to leave now?
  • B: I do, unfortunately. I've got to collect my son from school.
Don't / Doesn't have to and Mustn't

Zorunluluk yada gereklilik olmadığında must'ın olumsuzu olarak have to'yu kullanırız.
  • You don't have to drink champagne at the reception. You can have a soft drink.
  • I didn't have to play after all. Jane turned up and could partner Alice.
  • You won't have to drive Tom to the airport next Saturday. Julie's taking him.
'Mustn't' bir eylemin müsaade edilmediği yada yasak olduğu zamanlarda kullanılır.
  • You mustn't drink if you're going to drive afterwards.
  • You mustn't drink that water. It's contaminated.
  • You mustn't lie under oath. If you do, that's perjury.
  • I mustn't forget my keys. I'll put them here so that I remember them.
Zamanlara Göre Kullanımları:

Present or Future
  • I have to/ have got to / must buy a new car.
  • He/She/It has to/has got to/must stop here.
Past
  •  I had to leave early last night.
* must’ın geçmiş zaman kullanımı yoktur.


Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski