Must ve Mustn't

Must

Must ; çok güçlü bir tavsiye, zorunluluk, yükümlülük, kesinlik ve yasaklama ifade eder. Konuşan kişi, kendi düşüncesini mecburiyet gibi algılanmasını ister. İfade edilen fikir, zorunlu, mecburi ve yapılması gerekli gibi anlaşılmalıdır. Bir öneri gibi düşünülse bile - zorunlu olarak - uyulmalıdır; aksini düşünmek (veya yapmak) pek mümkün değildir. Eylemin gerçekleşmesinde yarar, gerçekleşmemesinde zarar olduğu dikkate alınmalıdır. Örnekleri inceleyiniz.



Bu yapıda olumlu cümle şu formüle göre kurulur:

Subject + must + verb 1 + object.

(Subject : özne; must: zorunluluk bildiren özel yardımcı fiil; verb : fiil (yalın halde); object : nesne, demektir.)

You must fasten your seat belt in your car.
(Sen, arabanda emniyet kemeri takmalısın.)
The cyclist must wear his / her helmet.
(Bisikletçi kendi kaskını takmalı (takmak zorunda).)
The visitors must be quiet in the hospitals.
(Ziyaretçiler, hastanelerde sessiz olmalı.)
Sue must obey her parents at home.
(Sue, evde anne ve babasına itaat etmeli.)
You must lock the door of your home every night.
(Sen, her gece evinin kapısını kilitlemelisin.)
The students must study their lessons regularly.
(Öğrenciler, derslerine düzenli olarak çalışmalı.)
You must use knives carefully.
(Sen, bıçakları dikkatli bir şekilde kullanmalısın.)
The children must sit at the back seat in a car.
(Çocuklar, arabada arka koltukta oturmalı.)

Must not = Mustn't

Mustn't, yasaklama ifade eder. Yapılmaması gereken eylemi anlatır. Eylemin gerçekleşmesi durumunda ceza veya ihtar vardır. Örnekleri inceleyiniz.

The children mustn't sit in the front seat of a car.
(Çocuklar, arabanın ön tarafındaki koltuğa oturmamalı.)
A baby mustn't play with the marbles.
(Bir bebek, misketlerle oynamamalı.)
People in Turkey mustn't smoke cigarettes in the closed areas.
(Türkiye'deki insanlar, kapalı alanlarda sigara içmemeli.)
You mustn't chew gum at school.
(Sen, okulda sakız çiğnememelisin.)
The children mustn't play football in the streets.
(Çocuklar, caddelerde futbol oynamamalı.)
They mustn't feed animals in the zoo.
(Onlar, hayvanat bahçesinde hayvanları beslememeli.)
You mustn't make a fire in the forest.
(Sen, ormanda ateş yakmamalısın.)

When bağlaçlı cümle örneklerini görelim:

You must fasten your seat belt when you are in a car.
(Sen, arabanın içindeyken, emniyet kemerini takmalısın.)
You must park your car when you see this sign.
(Sen, bu işareti gördüğün zaman, arabanı park edebilirsin.)
You must use pedestrian crossing when you cross the street.
(Sen, caddenin karşısına geçerken, yaya geçidini kullanmalısın.)
You mustn't eat with your hands when you are at a restaurant.
(Sen, lokantada olduğunda, ellerinle yemek yememelisin.)

If clause (şart cümlesi) örneklerine bakalım:

If you have homework, you must not play computer games.
(Ev ödevin varsa, bilgisayar oyunları oynamamalısın.)
If you want to get up early, you must sleep early.
(Erken kalkmak istiyorsan, erken uyumak zorundasın.)
If you are tired, you must go to bed early.
(Yorgunsan, erken yatmak zorundasın.)
If he rides his bike at night, his bike must have front and rear lights.
(O, gece bisikletine binerse, bisikletinin önünde ve arkasında ışıklar bulunmak zorunda.)
If your grandpa can't see very well, he must wear his new glasses.
(Büyük baban çok iyi göremezse, yeni gözlüklerini takmak zorunda.)
If you are a bus driver, you mustn't drive it very fast.
(Bir otobüs şoförü isen, onu çok hızlı sürmemelisin.)
If you are cold, you mustn't drink cold water.
(Üşüdüysen. soğuk su içmemelisin.)




Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski