Have to / Has to

Have to / Has to

Have to / has to’ İngilizce de zorunluluk, mecburiyet ifade eden bir kiptir. Bunu kullanan kişi bir işi yapmaya mecburum, zorunluyum demek isterse bu yapıyı kullanacaktır. Aşağıdaki olumlu cümlelerin olduğu tabloyu inceleyelim.

“Have to” ile ifade edilen zorunluluk, bir yasadan, bir kuraldan, yada bir otoriteden; yanı dışarıdan gelen bir zorunluluktur.

  
I
You
We
They

 

 

have to

  
clean
get
pick up
have

eat
go
work

my room.
a new book.
the laundry.
a notebook.


He
She
It

 

has to


dinner now.
to work now.


She has to wear her uniform at work.
(İşte uniforma giymek zorundadır.)
People have to have their identity card when they are outside.
(İnsanlar dışarıdayken kendi kimlik belgesini yanında bulundurmak zorunda.)

Soru sormak istediğimizde geniş zaman cümlelerinde kullandığımız ‘do / does’ yardımcı fiğlerini özneden önce kullanmalıyız. Soru cümlelerinde dikkat ederseniz, bütün özneler sadece ‘have to’ kalıbıyla kullanılır.


Do
I
you
we
they



have to

clean
get
pick up
have


eat
go
work

my room?
a new book?
the laundry?
a notebook?

  

Does


he
she
it

dinner now?
to work now?
?


Does your mother have to take these pills everyday? 
(Senin annen her gün bu ilaçları almak zorunda mıdır?)
Do you have to stay in the school until the last bell rings? 
(Son zil çalana kadar okulda kalmak zorunda mısınız?)

Olumsuz cümlelerin yüklendiği anlam biraz daha farklıdır. Mecbur değilim, ister yaparım, ister yapmam anlamını yüklenir.

I
You
We
They


don't have to

work
do
clean
eat

work
go
be

on Saturday.
that.
the car.
pizza.


He
She
It

doesn't have to


tomorrow.
today.
that way.


My father doesn’t have to go to work on weekends.
(Babam hafta sonları çalışmak zorunda değil.)
You don’t have to pay money. It is our gift.)
(Para ödemeniz gerekmiyor. Bu bizim hediyemiz.)

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski