Subordinate Conjunctions (Yan Cümle Bağlaçları)
Bu dersimizde, when, before ve after gibi subordinate conjunctions (yan cümle bağlaçları) ile ana cümleye bağlanan ve eylemin zamanını belirten yapıları tanıyacağız.When (- dığı zaman, – dığında, – iken) anlamındadır;
Kendisinden sonra gelen yan cümlecik, ana cümledeki eylemin zamanı bildirir; her iki cümlecik de aynı zaman formunda olmalıdır. Örnekleri inceleyiniz.
- I didn't have any mobile phones when I was a child.
- (Ben çocukken, hiç cep telefonuna sahip değildim.)
- I was very happy when I was a child.
- (Babam, gençliğinde Antalya'daydı.)
- When Sema was a child, her grandma told a lot of stories to her.
- (Sema çocukken, büyük annesi ona pek çok hikâye anlattı.)
- When Anne watched stars, she saw a UFO.
- (Anne, yıldızları seyrettiğinde, bir UFO gördü.)
- Hakan started to run when he saw the big dog.
- (Hakan, büyük köpeği gördüğünde, koşmaya başladı.)
- I heard a noise when I was in bed.
- (Ben yataktayken, bir gürültü duydum.)
Before (- den önce):
Birbirini takip eden veya birbiri ile bağlantılı (ilgili) iki eylemi bağlar; son eylemden önce kullanılır. Örnekleri inceleyiniz.
- You bought a motorbike before you had a driving licence.
- (Sen bir sürücü ehliyeti almadan önce, bir motosiklet satın aldın.)
- I cooked a big meal before I went to the cinema.
- (Ben sinemaya gitmeden önce, bol yemek pişirdim.)
- Before she wrote the letters, she bought a pen.
- (O, mektupları yazmadan önce, bir dolma kalem satın aldı.)
- They washed their hands before they had their lunch.
- (Onlar, öğle yemeğini yemeden önce, ellerini yıkadılar.)
- They went swimming before they had a shower.
- (Onlar, duş almadan önce, yüzmeye gittiler.)
- Before you watched a film, you played some computer games.
- (Sen, bir film izlemeden önce, birkaç bilgisayar oyunu oynadın.)
After (- den sonra);
Birbirini izleyen eylemlerde ilk bitenden önce kullanılır. Örnekleri inceleyiniz.
- I went to bed after I brushed my teeth.
- (Ben, dişlerimi fırçaladıktan sonra, yatmaya gittim.)
- It began to snow after the teacher came in the classroom.
- (Öğretmen, sınıfa girdikten sonra, kar yağmaya başladı.)
- You took a bath after you did your homework.
- (Sen, ödevini bitirdikten sonra, yıkandın.)
- After your mother washed the clothes, she ironed them.
- (Annen, çamaşırları yıkadıktan sonra, onları ütüledi.)
- After your father had his breakfast, he went to work.
- (Baban, kahvaltısını yaptıktan sonra, işe gitti.)
- We walked to school after the school bus broke down.
- (Okul servis otobüsü bozulduktan sonra, biz okula yürüdük.)
- She slept very well after she took a shower.
- (O, duş aldıktan sonra, çok iyi (rahat) uyudu.)
- After you went to Ankara, you stayed at a hotel.
- (Sen, Ankara'ya gittikten sonra, bir otelde kaldın.)
Coordinate conjunctions (birleştirme bağlaçları)
Coordinate conjunctions (birleştirme bağlaçları)ndan and (ve), but (fakat), because (çünkü) so (bundan dolayı, bu yüzden) vb.lerini tanıyacağız.And (ve);
Birbiriyle ilgili ve birbirini izleyen eylemleri birleştirir. Örnekleri inceleyiniz.
- I went to the club and played tennis with my friend.
- (Ben, kulübe gittim ve arkadaşımla tenis oynadım.)
- We went to the laundromat and did the laundry.
- (Biz, çamaşırhaneye gittim ve çamaşır yıkadım.)
- She served sandwiches and coffee every day last year.
- (O, geçen yıl her gün sandviç ve kahve servisi yaptı.)
- He took a taxi and he went to school on time.
- (O, bir taksiye bindi ve zamanında okula gitti.)
- I saw four movies and I read a couple of books last week.
- (Ben, geçen hafta dört film seyrettim ve birkaç kitap okudum.)
- Sally tidied her room, and she swept her room.
- (Sally, odasını topladı ve süpürdü.)
- He has got long curly and black hair.
- (O, uzun, kıvırcık ve siyah saçlara sahip.)
- Today is my birthday and my girlfriend is here.
- (Bugün, doğum günüm ve kız arkadaşım burada.)
- They can take a boat tour and they can see the Bosphorus.
- (Onlar, bir tekne turuna katılabilir ve Boğaziçi'ni görebilirler.)
But (fakat, ama);
Birbirine ters (zıt) fikirleri ve cümleleri bağlar.- Sally can't sing very well, but she wants to be a singer.
- (Sally, çok iyi şarkı söyleyemez, ama o, şarkıcı olmak istiyor.)
- There is a tennis match on TV, but I don't like watching tennis.
- (Televizyonda bir tenis maçı var, fakat ben tenis seyretmeyi sevmem.)
- We don't watch the news on TV, but you read the newspapers.
- (Biz televizyonda haberleri izlemeyiz, fakat gazeteleri okuruz.)
- I like toasts, but I don't like sandwiches. (Ben, tost sevirim, fakat sandviç sevmem.)
- You have got a lot of books, but you haven't got any magazines.
- (Sen pekçok kitaba sahipsin, fakat hiç dergin yok.)
- The weather is cloudy and cool today, but it is going to to be hot and sunny tomorrow.
- (Bugün, hava bulutlu ve ılık, fakat yarın sıcak ve güneşli olacak.)
- You can take a taxi, but it is often slow because of the traffic.
- (Sen, bir taksiye binebilirsin, fakat o da trafik yüzünden sık sık yavaşlar.)
- They want to park their car, but they don't understand the sign on the road.
- (Onlar, arabalarını park etmek istiyorlar, fakat yoldaki işareti anlamıyorlar.)
- He wants to go on a holiday, but he doesn't want to spend any money.
- (O, tatile gitmek istiyor, fakat hiç para harcamak istemiyor.)
Because (çünkü);
Sebep bildiren cümlelerden önce kullanılır.- They haven't got a car, because they don't like driving.
- (Onların bir otomobili yok, çünkü araba kullanmayı sevmezler.)
- Suna can have a rest, because she looks very tired.
- (Suna dinlenebilir, çünkü çok yorgun görünüyor.)
- She wasn't at school yesterday, because she was very sick.
- (O, dün okulda değildi, çünkü çok hastaydı.)
- Your sister was very happy, because there were a lot of children in her birthday party.
- (Kız kardeşin çok mutluydu, çünkü onun doğum günü partisinde pek çok çocuk vardı.)
- Linn went to the hospital, because she had a stomach ache.
- (Linn, hastaneye gitti, çünkü midesi ağrıyordu.)
- I like documentaries, because they are interesting.
- (Ben, belgeselleri severim, çünkü onlar ilgi çekicidir.)
- I dislike listening to hard rock music, because it is so loud.
- (Ben, hard rock müzik dinlemeyi sevmem, çünkü çok gürültülü.)
So (bundan dolayı, bu sebepten);
Sonuç bildiren cümlelerden önce kullanılır.- The students missed the school bus, so were very late yesterday.
- (Öğrenciler okul servis otobüsünü kaçırdılar, bu yüzden dün çok geç kaldılar.)
- I didn't see that motorbike, so I had an accident an hour ago.
- (Ben, o motosikleti görmedim, bu yüzden bir saat önce bir kıza yaptım.)
- Tom is not good at Science and Maths, so he doesn't like studying them
- (Tom Fen ve Matematik derslerine başarılı değil, bu yüzden de onları çalışmayı sevmez.