Present Perfect Simple

THE PRESENT PERFECT TENSE

Introduction (Giriş)


“The Present Perfect” geçmişte meydana gelen eylemlerin şu anda meydana getirdiği sonuçları ve etkilerini dile getirmek için kullanılır. Bu zaman ile ifade edilen bir cümle geçmişle şimdiki zaman arasındaki kuvvetli bir bağıntıyı ortaya koyar.
  • He has lost all his money in gambling, so he is broke now.
  • (Tüm parasını kumarda kaybetti, bu yüzden şu anda parasız.)

Bu cümlede bizi ilgilendiren şey geçmişte olan bir eylemin şu anda meydana getirdiği sonuçtur. Yukardaki cümlede ifade edilen kişi bir süre önce kumarda bütün parasını yitirmiştir, sonuç olarak ta parasızdır.
  • His leg has been broken and therefore he can't play football now.
  • (Bacağı kırıldı ve bu nedenle şu anda futbol oynayamaz.)

Bu cümle bize onun bacağınının bir süre önce kırıldığını ve şu anda da kırık olduğunu gösterir, yani yakın geçmişte olan bir eylemin meydana getirdiği neticeyi ortaya koyar.

Eğer bacağı iyileşmiş olsaydı bu cümleyi “The Simple Past” ile kurmamız gerekirdi:
  • His leg was broken, but he can play tennis now.
  • (Bacağı kırılmıştı ama artık tenis oynayabilir.)

Bu türlü söz dizilerinde çoğu zaman “just” (henüz, daha şimdi), “already (zaten, bile)”, “recently (geçenlerde,son günlerde)” ve “lately (son günlerde/zamanlarda)” sözcükleri kullanılır ki bu da bir eylemin yeni bitmiş olduğunu gösterir, "just" sözcüğü şu anlamlara gelir:

  • a short time ago : kısa bir zaman önce
  • a little while ago : az bir süre önce
  • not so long ago : az bir zaman önce
  • a few minutes ago : birkaç dakika önce
  • a few hours ago : birkaç saat önce
  • a few days ago : birkaç gün önce
  • a few weeks ago : birkaç hafta önce
  • a few months ago : birkaç ay önce

Aşağıdaki cümleyi örnek olarak incelyelim
  • The teachers at school have just left the building.
  • (Okuldaki öğretmenler binayı daha şimdi / yeni / henüz terk ettiler.)

Bu cümleyi “The Simple Past" kullanarak şu şekilde de kurabiliriz: Bu cümlede vurgulanan olayın henüz bitiği değil ne zaman bittiğidir.
  • The teachers at school left the building a short time ago.
  • (Okuldaki öğretmenler kısa bir süre önce binayı terk etti.)

“Recently”, genellikle only, quite, just ve very ile birlikte kullanılırken, Simple Past Tense bir cümle ile de kullanılabilir. Cümlede “a short time ago” anlamını verir
  • My grandparents visited us quite recently.
  • (Büyükannem ve büyükbabam kısa bir süre önce bizi ziyaret etti.)
  • We came back from holiday very recently.
  • (Kısa bir süre önce tatilden döndük.)

USAGE (Kullanışı)


“The Present Perfect” geçmişte tam olarak ne zaman olduğunu anımsamadığımız ya da bahsetmediğimiz eylemleri dile getirmek için kullanılır.
  • My father has studied this subject very carefully.
  • (Babam bu konuyu çok dikkatle inceledi.)

Geçmişte meydana gelen eylemlerin kesin olarak ne zaman olduğunu bilir ve bundan bahsedersek cümlelerimizi “The Simple Past” ile kurmamız gerekir:

        A- I have lost my black gloves. Have you see them anywhere?
        B- No, I am afraid. When did you last wear them?
        A- I wore them at the theatre last night.

“The Present Perfect” hâlâ yaşamakta olan bir kimsenin geçmişte yapmış olduğu eylemlerden bahsederken kullanılır.
  • Orhan Pamuk has frequently included ancient motifs and Turkish culture in his novels.
  • (Orhan Pamuk, romanlarında sıklıkla eski motiflere ve Türk kültürüne yer vermiştir.)

Bu cümleden biz Orhan Pamuk’un halen yaşamakta olduğunu ve geçmişte birçok roman yazdığını anlarız. Şu anda yaşamayan bir kimsenin geçmişte yapmış olduğu eylemlerden bahsedersek cümlemizi “The Past Simple” ile kurmamız gerekir:
  • Yaşar Kemal wrote many novels about the traditional life of southern Turkey.
  • (Yaşar Kemal Türkiye'nin güneyindeki geleneksel yaşamı anlatan pek çok roman yazdı.)

Yaşar Kemal’in yazmış olduğu kitapları cümlemizin öznesi olarak bir Edilgen (passive) cümlede kullanırsak bu cümleyi “The Present Perfect” ile kurabiliriz:
  • All these books have been written by Yaşar Kemal.

“The Present Perfect” gazetelerde, radyo ve televizyon yayınlarında ve karşılıklı konuşmalarda yaygın bir şekilde kullanılır. "The Present Perfect" ile başlayan birinci cümleden sonra ikinci cümlede eylemlerin ayrıntıları "The Simple Past" ile dile getirilir:
  • The rebels have inflicted heavy casualties on the enemy troops.
  • The Space Shuttle has made a wonderful landing.
  • I am very delighted to tell you that you have won the Nobel Prize.

“The Present Perfect” kısmen geçmiş, kısmen gelecek zaman gösteren Zaman Zarfları ile birlikte kullanılır. Bu durumda bahsedilen eylem bitmiş, fakat belirtilen zaman geçmemiştir. Yani konuştuğumuz sırada belirtilen zamanın dışına çıkmamışızdır. Bu zaman zarfları şunlardır:
  • this morning / week / spring
  • this afternoon / month / summer
  • this evening / year / autumn
  • today / this century / winter
  • tonight / this term

Aşağıda verilen örnek cümleyi inceleyelim;
  • I have visited the city museum today.
  • (Bugün şehir müzesini ziyaret ettim.)

Diyelim ki müzeye sabah saat 9'da gittim ve bir arkadaşıma öğleden sonra saat 15'de rastladım ve kendisine bugün müzeyi ziyaret ettiğimi söylüyorum. Bu cümleyi “The Present Perfect” ile dile getirebilirim. Çünkü cümledeki “today” zaman zarfı kısmen geçmiş, kısmen gelecek zamanı gösterir. Arkadaşıma bu cümleyi saat 15'de söylediğime göre 24 saatlik gün henüz bitmemiştir. Gün bitmiş olsaydı bu cümleyi “The Simple Past” ile kurmamız ve “today” yerine “yesterday” sözcüğünü kullanmamız gerekirdi.
  • I haven’t done my homework this afternoon.
  • We have enjoyed ourselves very much tonight.
  • I have been to the cinema twice this month.
  • There have been many changes in the lives of people in this century.
  • I haven’t seen Sally this morning at school.

“The Present Perfect” geçmişte olan bir eylemin etki ve neticesinin bu olayı yaşayan canlı varlık üzerinde halen devam ettiğini göstermek için kullanılır.
  • The woman has been poisoned.
  • (Kadın zehirlendi.)(etkisi devam ediyor.)

Bu cümleden kadının daha önce zehirlendiğini fakat zehirin etkisinin halen kadında devam ettiğini ve kadının ölmediğini anlarız. Eğer kadın ölseydi ya da iyi olsaydı, yani zehirin hiç bir etkisi kadında bulunmasaydı bu cümle “The Simple Past” ile dile getirebilirdik:
  • The woman was poisoned.
  • (Kadın zehirlendi.) ( kadın şu anda iyi.)

“The Present Perfect” geçmişte birçok kez tekrar edilen eylemleri dile getirmek için kullanılır.
  • We have seen the Prime Minister of France many times.
  • (Fransa Başbakanı'nı defalarca gördük.)
  • I have told my son again and again not to talk to his mother like that.
  • (Oğluma annesiyle böyle konuşmamasını defalarca söyledim.)
  • I have told time and again that you must obey the rules.
  • (Kurallara uymanız gerektiğini defalarca söyledim.)

“The Present Perfect” geçmişte bir kimsenin başından geçmiş olan eylemleri ve kazanmış olduğu tecrübeleri dile getirmek için kullanılır. Biz daha çok geçmişte olan bir eylemin şu anda meydana getirmiş olduğu etki ve neticeleri ile ilgileniriz. Bu türlü söz dizilerinde çoğu zaman “ever”, “never” ve “before” sözcükleri kullanılır. Ancak “ever” sözcüğü soru cümlelerinde kullanılmasa da cümlede bu sözcük kullanılmış gibi bir anlam taşır.

      A - Have you ever read Moby Dick?
      B - Yes, I have read Moby Dick.

Bu cümle bize, benim “Moby Dick” isimli eseri daha önce okuduğumu ve şimdi bu eser hakkında birçok şey söyleyebileceğimi gösterir.
  • I have never seen a tiger in my life.
  • (Hayatımda (şu ana kadar) hiç kaplan görmedim.)
  • Have you ever had any serious illnesses before?
  • (önce hiç ciddi bir hastalığınız oldu mu?)
  • I haven't ever been in a casino before.
  • My father has never been to Paris in his life.

“The Present Perfect” şimdiye dek belirli bir süre içinde tekrarlanan eylemleri dile getirmek için kullanılır. Ancak bu belirli sürenin başlangıç noktası ya da ne kadar zamandır devam ettiği belirtilmese de bunun kolayca anlaşılır olması gerekir.Bu türlü cümlelerde Süreklilik Zarfları (adverbs of frequency) kullanılır.
  • Tom has often been to Amsterdam during the last ten years.

Bu cümlede biz Tom'un belirli bir süre içinde sık sık Amsterdam'a gidip geldiğini daha önceki konuşmalarımızdan kolayca anlayabiliriz. Bu cümlede kullanılan “during the last ten years: son on yıldan beri”gibi bir sözcük de bu belirli sürenin ne kadar zamandır devam ettiğini açık olarak belirtmektedir.
  • We have been to the theatre four times since last month.
  • l have often wondered where Jane gets her money from.
  • He has regularly written to his wife.

“The Present Perfect” aşağıdaki bağlaçlarla başlayan Yan Cümleciklerde (subordinate clause) “The Future Perfect” yerine kullanılır. Yan cümleciklerde dile getirilen bu eylemlerin yapılacağı kesin olarak belli değildir. Bu eylemlerde bir kuşku ve şüphe vardır. Yan Cümleciklerde dile getirilen eylemlerin yapılacağından emin olduğumuz durumlarda “The Simple Present” kullanılır.

before
once
as soon as
after
until
now (that)
when
if
immediately
  • The boss will not be able to come to a decision until he has interviewed all the applicants.
  • (Patron, tüm başvuranlarla görüşene kadar bir karara varamayacaktır.)
  • We shall be in touch with you before my father has gone to Paris.
  • (Babam Paris'e gitmeden önce sizinle iletişime geçeceğiz.)
  • I'll buy this house when I have obtained enough money.
  • (Yeterince para kazandığımda bu evi satın alacağım.)
  • As soon as my father has spent all his money, he will come back home.
  • (Babam bütün parasını harcadığı anda eve geri dönecek.)
  • You can go to the cinema now (that) you have finished your task.
  • (Artık görevinizi bitirdiğinize göre sinemaya gidebilirsiniz.)

“The Present Perfect” aşağıdaki ifadelerden sonra bir varsayım göstermek ya da bir hükme varmak istenildiği zaman “The Future Perfect” anlamında kullanılır. Bu türlü söz dizilerinin gelecek zamanla hiç bir ilgisi yoktur.

imagine
bet
feel
suppose
think 
sure
reckon
am sure        
should think
take it                
expect 
take it for granted

  • I expect the plane has landed by now.
  • (Sanırım uçak şimdiye kadar inmiştir.)
  • I am sure Jane has read the book by now.
  • (Eminim Jane şimdiye kadar kitabı okumuştur.)
  • I should think you have written the letter by now.
  • (Mektubu şimdiye kadar yazmışsınızdır sanırım.)
  • I shouldn't think he has recovered from his illness yet.
  • (Henüz hastalığından kurtulduğunu düşünmemeliyim.)

“The Present Perfect” koşul gösteren Yan Cümleciklerde (Subordinate Clause of Condition) kullanılır.
  • If you have finished your work, you may go to the cinema.
  • (İşinizi bitirdiyseniz sinemaya gidebilirsiniz.)
  • If you have read the book, you can give it to Jane.
  • (Kitabı okuduysanız, Jane'e verebilirsiniz.)

“The Present Perfect” sıfatların üstünlük derecelerini (superlative degrees of adjectives) dile getiren cümlecikler ve “It is the first time ...” “This is the first time ...” ya da “this is the first day ...” gibi bir eylemin ilk kez yapıldığını gösteren cümleciklerden sonra “şimdiye dek” anlamına gelen “ever” sözcüğü ile birlikte kullanılır.

  • This is the most difficult problem I have ever solved.
  • This is the most expensive car I have ever had.
  • It is the third time we have ever had bad weather here.
  • It is the first time Carmen has ever spoken to me.
  • This is the second time you have done your homework very well.

“The Present Perfect” alışkanlık biçimine getirilmiş davranışları, sık sık tekrarlanan eylemleri dile getirmek için kullanılır. Bu türlü söz dizilerinde çoğu zaman aşağıdaki sözcükler kullanılır:

always
every day      
almost every month
often
every week          
almost every summer    
regularly
every month        
almost every winter
frequently
every year            
almost every century, etc .

  • My garndfather has always told us funny stories.
  • Betty has come to see me every day.
  • We have often visited our teacher.
  • have frequently gone to the cinema ever since I came to Turkey.

BE : have / has been

Present Perfect Simple tense de durum ifade eden bir cümleyi have / has been ile ifade ederiz. Bu yapı ile cümle oluşturduğumuzda mutlaka Present Perfect ile kullandığımız zarfları kullanırız.

  • They are married now. They have been married for two months.
  • He is still a student at university. He has been there for five years.

ÖNEMLİ KARŞILAŞTIRMALAR

1. The Past Simple tense & The Present Perfect Simple tense

1.- I did not eat anything yesterday.
2.- I have not eaten anything since yesterday.

Yukardaki birinci cümlede biz daha çok işin yapıldığı zamanla ilgileniriz. Yani bizi ilgilendiren şey işin "dün" yapılmış olmasıdır. İkinci cümlede ise işin ne zaman yapıldığı değil de, bunun şimdiki zamanla ilgisi, etkisi ve neticesi bizi ilgilendirir. Yani geçmişte olan bir işin şimdiki zamanla bağıntısını gösterir. İkinci cümlede biz bu kimsenin halen birşey yemediğini ve aç olduğunu, birinci cümlede ise dün birşey yemediğini fakat bugün muhtemelen birşeyler yediğini anlarız.

1.- I have never seen my grandmother
2.- I never saw my grandmother.

Yukardaki birinci cümlede büyükannemin hayatta olduğunu ama benim onu hiç görmediğimi, ikinci cümle de ise büyükannemin hayatta olmadığını ve onu yaşarken hiç görmediğimi belirtir.

“hear” fiili ile İngilizcede cümle kurarken “The Present Perfect” yerine “The Simple Present” kullanılır.
  • I hear you are going abroad this summer.
  • I hear you went to London last week.

HAVE / HAS BEEN TO, HAVE / HAS GONE, HAVE / HAS BEEN IN

1.- My aunt has been to Paris. She wants to go there next year.
2.- My aunt has gone to Paris. She will come back next month.
3.- My aunt has been in Paris for 10 years. She says she loves the city.

Birinci cümlede biz teyzemin daha önce Paris'e gittiğini ve Paris’ten döndüğünü anlarız. Yani istesek şimdi teyzem ile konuşur ve Paris hakkında ona sorular sorabiliriz. Teyzem artık Paris'te değildir, buradadır. İkinci cümlede ise biz teyzemin burada olmayıp Paris'te olduğunu anlarız. Teyzeme birşeyler sormamız gerekirse bunu Paris'e mektup yazarak teyzemden öğrenebiliriz. Üçüncü cümlede ise teyzemin 10 yıldır Pariste yaşadığını anliyoruz.

THE PRESENT SIMPLE & THE PRESENT PERFECT TENSE

1.- I am staying in istanbul for ten days.
2.- I stay in İstanbul for ten days.
3.- I have been (staying) in Istanbul for ten days.

Birinci ve ikinci cümlelerde “The Simple Present” kullanılmıştır. Bu cümle bize gelecek zamanı gösterir. Bunu “I shall stay in istanbul for ten days: On gün İstanbul'da kalacağım.” olarak da “The Simple Future” ile fade edebiliriz. Bu cümlenin geçmişte başlayıp şimdiye kadar devam eden bir eylemle ilgisi yoktur. İkinci cümle ise “The Present Perfect” ile kurulmuştur ve bize geçmişte başlayıp şimdiye dek devam eden bir eylemi gösterir.

“The Present Perfect” söylentileri ve yeni ortaya çıkmış bir durumu anlatmak için kullanıldığı zaman Türkçeye şu şekilde çevrilir:

  • The parcel has not been sent yet. (Paket henüz gönderilmemış.)
  • The cat has eaten all the fish. (Kedi bütün balığı yemiş.)
  • Somebody has broken into my house. (Birisi benim evime girmiş.)

“The Present Perfect” ile İngilizcede olumlu biçimde cümle kurarken “go” fiili genellikle birinci tekil ve çoğul kişi zamirleri (personal pronoun) için kullanılmaz. Ancak alışkanlık biçimine getirilen ve sürekli tekrarlanan eylemleri, yapıp yapmadığımızdan emin olmadığımız eylemleri, varsayımları dile getirmek için kullanabiliriz.
  • I have gone to the cinema.

Yukarıda verilen bu cümle İngilizcede yanlıştır. Çünkü yapılan eylem bir alışkanlık göstermez. “go” fiilini ancak başkalarından bahsederken kullanabiliriz. Yukardaki bu cümleyi şu biçimde yaparsak doğru olur:
  • I have been to the cinema.
  • Nigel has gone to the cinema.
  • I have always gone to the night clubs for the last ten years. (Bu cümle bir alışkanlık gösterdiği için doğrudur.)
  • I have gone to American schools and have had many American friends since I came here.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski