Prepositions: in, on, at

Prepositions: in, on, at

Edatlar (preposition) ya bir isimle kullanılarak anlam kazanır, yada bir cümlede anlam kazanır. Tek başlarına bir anlam ifade etmezler. Edatlar isimleri, zamirleri ve öbekleri cümlenin diğer öğelerine bağlarlar. İngilizcede cümlelerin harcı olarak nitelendirilirler ve bu yapılar çıktığında cümlede kelime yığınından başka bir şey kalmaz. Edat konusu İngilizce de en karmaşık konulardan biridir. Ancak biz bu dersimizde temel olan edatlarla başlayacağız. Bu da işimizi daha kolaylaştıracaktır.

Zaman için kullanılan: at, in, on

At” saatler için, zaman içinde belli zaman noktalarında
In” aylar, yıllar, mevsimler, yüzyıllar gibi uzun zaman peryodları için,
On” gün ve tarih için kullanılır.

At

In

On

At 4:30 pm

In March

On Monday

At 3 o'clock

In Winter

On 6 March

At noon

In the summer

On 22 Dec.2012

At dinnertime

In 1990

On Christmas Day

At bedtime

In the next century

On your birthday

At the moment

In the future

On New Year's Eve


AT” edetının kullanıldığı yerler:

Saatlerle:

· My last train leaves at 10:30.
· We left at midnight.
· The meeting starts at two thirty.

Günün belirli zamanlarında veya yemek saatlerinde:

· He doesn’t like driving at night.
· I’ll go shopping at lunchtime.
· I like to read the children a story at bedtime.

Bayramlarla ve festivallerle:

· Are you going home at Christmas/Easter?

Zaman içindeki belirli noktalara atıfta bulunan belirli sabit ifadelerde:

· Are you leaving at the weekend?**
· She’s working at the moment.
· He’s unavailable at present.
· I finish the course at the end of April.
· We arrived at the same time. 

  ** Amerikan İngilizcesinde on the weekend doğru form olduğunu unutmayın.

“IN” edetının kullanıldığı yerler:

Belli bir süre devam eden zaman aralıklarında in günle birlikte kullanıldığında on edatı aşağıdaki gibi kullanılır.

· In the morning / On Monday morning
· In the mornings / On Sunday mornings
· In the afternoon(s) / On Sunday afternoons
· In the evening(s) / On Friday evenings

Next, last, this, every Gibi ifadeleri at, in, on edatları ile kullanamayız.

· I went to New York last June (not in last June)
· She is coming back next Monday. (not on next Monday)
· I go home every Easter . (not at every Easter)
· We'll call you this afternoon. (not in this afternoon)

Bir şey yapmak için gereken süreyi tanımlamak için:

· They managed to finish the job in two weeks.
· You can travel there and back in a day.

Aylar, yıllar, mevsimler ve daha uzun sürelerle:

· I was born in 1965.
· We’re going to visit them in May.
· The pool is closed in winter.
· He was famous in the 1980’s.
· The play is set in the Middle Ages.
· They’ve done work for me in the past.

Gelecekte bir şeyin ne zaman olacağını belirtmek için:

· She’ll be ready in a few minutes.
· He’s gone away but he’ll be back in a couple of days.

Gün içindeki zaman dilimleriyle:

· He’s leaving in the morning.
· She usually has a sleep in the afternoon(s).
· I tried to work in the evening.

“ON” edatı aşağıda verilen zaman ifadeleri ile kullanılır:

Haftanın günleri ve haftanın günlerinin bölümleriyle:

· I’ll see you on Friday.
· She usually works on Mondays.
· We’re going to the theatre on Wednesday evening.
· My friend will get married on the 1st of April. ( Arkadaşım Nisan 1'de evlenecek)

Konuşma İngilizcesinde, “on” genellikle kullanılmaz.

e.g.: I’ll see you Friday.

Günlerle:

· The interview is on 29th April.
· He was born on February 14th 1995.

Özel günlerde:

· She was born on Valentine’s day.
· We move house on Christmas Eve.
· I have an exam on my birthday.

In Time: Vaktinde, önceden yapılma olasılığı olan şeyler.
On Time: Tam zamanında, önceden yapılma olasılığı olmayan şeyler.

· The 7:45 train left on time. (Tren 7.45 ‘te ayrıldı.)
· I arrived at the shopping mall in time for buying a present for his birthday.
(Onun doğum gününde hediye almak için alışveriş merkezine geldim.)

Yer için kullanılan: at, in, on

Genel olarak:

At” belli bir nokta, veya yer,
In” içinde,
On” yüzey, üzerinde, için kullanılır.

At

In

On

At the bus stop

In London

On the wall

At the corner

In the garden

On the ceiling

At the entrance

In a box

On the floor

At the crossroads

In a building

On the carpet

At the top of the page

In a car

On a page


AT edatı aşağıdaki yer / konum açıklamalarında kullanılır:

Etrafımızda var olan belirli yerler / noktalar ile:

· I’ll meet you at reception.
· I saw her standing at the bus stop.
· Turn right at the traffic lights.
· Write your name at the top of each page.
· She kept the horse at a nearby farm.
· I had a cup of coffee at Helen’s (house/flat).

Halka açık yerlerde ve dükkanlarda:

· Jane’s at the dentist/hairdresser.
· I studied German at college/school/university.
· Shall I meet you at the station?
· We bought some bread at the supermarket.

Adreslerle:

· They live at 70, Duncombe Place.

ON edatı aşağıdaki yer / konum açıklamalarında kullanılır:

Yüzeylerle veya yüzey olarak düşünülebilecek şeylerle:

· There was a beautiful painting on the wall.
· The toy department is on the first floor.
· Write the number down on a piece of paper.
· You’ve got a dirty mark on your jumper.
· He had a large spot on his nose.
· She placed her hand on my shoulder.

Parti, konferans veya toplantılarla:

· I met her at last year’s conference.
· She wasn’t at Simon’s party.

Yollar / sokaklar veya bir hat, çizgi olarak düşünülebilecek diğer şeylerle, örneğin: nehirler:

· The bank is on the corner of King’s Street.
· Koblenz is on the Rhine.
· Bournemouth is on the south coast.
· It’s the second turning on the left.

IN edatI aşağıdaki yer / konum açıklamalarında kullanılır:

Coğrafi bölgelerle:

· Driving in France is very straightforward.
· Orgiva is a very small village in the mountains.

Şehirler, kasabalar ve daha geniş alanlarla:

· Do you like living in Nottingham?
· They were having a picnic in the park.
· She works somewhere in the toy department.

Her tarafının çevrildiğini düşündüğümüz binalar / odalar ve yerler ile:

· Can you take a seat in the waiting room please?
· I’ve left my bag in the office.
· There’s a wedding in the church this afternoon.
· Lots of people were swimming in the lake

Kap, kutu, dolap gibi kapalı nesnelerle:

· There’s fresh milk in the fridge.
· I think I’ve got a tissue in my pocket.
· The money is in the top drawer of my desk.
· With liquids and other substances, to show what they contain:
· Do you take milk in your coffee?
· I can taste garlic in this sauce.
· There’s a lot of fat in cheese and butter.

Biz genellikle "in" kelimesini daha büyük yerler için ve "at" kelimesini daha küçük, daha spesifik yerler için kullanırız, bu yüzden şöyle diyoruz:

· We arrived in Inverness two hours ago.

Ama:

· We arrived at the campsite two hours ago.

Ancak, bir şehri veya daha büyük bir yeri uzayda belirli bir nokta olarak düşünürsek, at kullanırız.

· The train stops at Birmingham and Bristol.

Veya daha küçük bir yeri içinde kalınan, yaşanılan, kapalı bir alan olarak düşünürsek, in kullanırız.

· We’ve lived in this little village for many years.

AT / IN / ON Edatlarının kullanıldığı diğer yerler

At

In

On

At home

In a car

On a bus

At work

In a taxi

On a train

At school

In a helicopter

On a plane

At university

In an elevator

On a bicycle

At the top

In the sky

On the radio

At the bottom

In the street

On the left

At the side

In a row

On a horse

At reception

In a boat

On a boat


Eğer aracın üzerinde ayakta durabiliyorsak ve üzerinde dolaşabiliyorsak ON edatıni kullanırız. Ancak, içinde oturuyarsak veya küçük bir alanda hareket edemez bir alandaysak IN edatını kullanırız.

**on a boat veya in a boat (gemi veya kayığın biçimi ve büyüklüğüne göre on veya in kullanılabilir.)

AT

At, belirli sıcaklıkları, fiyatları ve hızları vb. göstermek için kullanılır.

· Tickets are now on sale at £15 each.
· He denied driving at 110 miles per hour.

Ve daha genel olarak, bir şeyin seviyesi veya oranı hakkında konuşmak için, örneğin:

· Interest rates have stayed at this level for several months.
· The loan repayments are going up at an alarming rate.

At, birisinin belirli bir yaşta olduğunu göstermek için kullanılır:

· He began composing at the age of 5.
· She chose not to retire at 65.

At, bir etkinliğin özellikle birine veya başka bir şeye yönelik olduğunu göstermek için kullanılır:

· He’s always shouting at the children.
· Jamie threw the ball at the wall.
· Why are you staring at her like that?

At, bir duygu veya reaksiyonun belirli nedenini göstermek için kullanılır:

· Audiences still laugh at her jokes.
· We were rather surprised at the news.

ON

On, bir yüzey yönünde hareketi göstermek için kullanılır:

· We could hear the rain falling on the roof.
· I dropped my bags on the floor.

On, bir şeyin yüzeyinin yanlışlıkla vücudun bir kısmına çarptığını veya dokunduğunu göstermek için kullanılır:

· I cut my finger on a sharp knife.
· She banged her head on the cupboard door.

On, birisinin vücudunun bir kısmının ağırlıklarını desteklediğini göstermek için kullanılır:

· She was balancing on one leg.
· He was on his hands and knees under the table.

On, bir şeyin listeye dahil edildiğini göstermek için kullanılır:

· He’s not on the list of suspects.
· How many items are on the agenda?

IN

Bir kabın, yerin veya alanın içine doğru hareketi göstermek için kullanılır:

· She put the letter back in her briefcase.
· The farmer fired a few shots in the air.

In, bir şeyin başka bir şeyin parçası olduğunu göstermek için kullanılır:

· I’ve found one or two spelling mistakes in your essay.
· Who’s the little girl in the photograph?
· There are several valuable paintings in the collection.

In, birinin bir şey giydiğini göstermek için kullanılır:

· Do you know that girl in the black dress?
· A man in a brown suit was walking towards her.

In, işlerin nasıl düzenlendiğini, ifade edildiğini veya yazıldığını göstermek için kullanılır:

· We gathered round in a circle.
· Their names are given in alphabetical order.

Dillerin konuşması ile kullanılır

· She spoke to me in Spanish.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski