Too, Enough, Very, Only

TOO, ENOUGH, VERY, ONLY

“Too” sıfatlardan önce kullanılır. Nitelediği yapıya olumsuz anlam katar. “Very” üst derecede niteleyicidir, sıfatlardan öce kullanılır ve nitelediği, yapıya olumsuz anlam vermez. “Enough” yeterli derecede, yada kafi anlamındadır. “Enough” isimlerle kullanıldığında ismin önünde, sıfatlarla kullanıldığında sıfatın arkasında kullanılır.

Very + Adjective / Adverb
Bu durumdaki anlam çok olmasına rağmen, yinede yapabilir anlamını vermektedir.

· Although she is very old, she does housework herself.
  (Çok yaşlı olmasına rağmen ev işlerini kendisi yapıyor.)
· I am very tired to complete this work, but I can do a small job.
· Their house is very large. So he can sometimes give big parties there.

Too + Adjective / Adverb + to + V
Bu durumdaki anlam çok aşırı olduğundan dolayı yapılamıyor anlamını vermektedir. Bağlı olan eylem olumsuz bir anlam ifade eder.

· This meal is too salty to eat.
  (Bu yemek yenemeyecek kadar tuzlu.)
· This question is too difficult to be answered.
  (Bu soru cevaplanamayacak kadar zor.)
· He works too hard compared with the past.
· She is too old to do housework, so everyday her daughter comes to help.
· I am too tired to complete this work. I am giving it up.

Too + Adjective / Adverb + for + Pronoun / Noun + to + V
Bu kalıpta sadece kişi yada nesne durumunda bir zamiri for' dan sonra kullanarak eylemi veya durumu kişiselleştirebiliriz.

· This soup is too hot for baby to drink.
  (Bu çorba bebeğin içmesi için çok sıcak.)
· Even though he is a former heavy-lifter 250 kg was too much for Sam to lift.
  (Eski bir halterci olmasına rağmen 250 kg, Sam'in kaldırması için çok fazlaydı.)
· The car was too expensive for Hank to by in spite of his regular income.
· He spoke too quickly for the listeners to follow.

Adjective / Adverb + Enough
Bu durumdaki anlam yeterliliği belirtir.

· He is clever enough.
  (Yeterince zeki.)
· You don't work hard enough.
  (Yeterince sıkı çalışmıyorsun.)
· This room is big enough to hold a meeting.

Adjective / Adverb + Enough + to + V
Bu durumdaki anlam yapılacak işi için yeterliliğini belirtir.

· Sam is clever enough to answer such questions.
  (Sam, bu tür soruları cevaplayacak kadar zekidir.)
· This restaurant is big enough to have such a big meeting.
· He didn't jump high enough to win a prize

Adjective / Adverb + Enough + for + Pronoun / Noun + to + V
Bu durumdaki anlam yapılacak işi için kişilerin yada kişilere ait yeterliliğini belirtir.

· Such questions are easy enough for Sam to answer.
  (Bu tür sorular Sam'in cevaplaması için yeterince kolaydır.)
· This room is big enough for the board to have a meeting.

Enough + Noun
“Enough” isimlerle kullanıldığında ismin önünde kullanılarak yeterliliği ifade eder.
· We don't have enough chairs for everybody.
  (Herkese yetecek kadar sandalyemiz yok.)
· Jeff hasn't known enough about Tim; therefore he invited Tim to Colorado so as to know him better.

Good Enough
Bu ifade yapılan eylemin yeterli derece yapıldığını yada yapılmadığın ifade etmek için kullanılır.

· We didn’t struggle good enough to persuade the clients.
  (Müşterileri ikna edecek kadar iyi mücadele etmedik.)
· Marie has studied good enough to graduate on limited term.

Only
Zarf olarak “only “ ismi, fiili, sıfatı, zarfı niteleyebilir. Bu yüzden kullanıldığı yere dikkat etmeliyiz. Aşağıdaki örnekleri inceleyelim.

· Only Mary spoke to Tom. = 'Mary, nobody else, spoke to Tom.
· Mary only spoke to Tom. = 'Mary, nobody else, spoke to Tom.
· Mary only spoke to Tom. = She spoke, she did nothing else.
· Marv spoke only to Tom = She spoke to Tom, to nobody else.
· Mary spoke to Tom only. = She did not speak to others, but to Tom alone.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski