Modal (Ability-Yetenek ve güç)

CAN / COULD / BE ABLE TO
“Can” Şimdiki zaman yapısı içinde sahip olduğumuz yeteneklerimizi, bir işi yapabilme gücünü ifade eden bir kiptir. Şimdiki zamandaki yetenekten söz ediliyorsa, “be able to” “can” ile aynı anlamda kullanılabilir. Ancak“can” kullanımı daha yaygındır, fakat gelecek zamanla ilgili bir yetenekten, yada yapabilme fırsatının olmasından söz ederken genelde “will be able to” kullanılır.

· The river runs swiftly, but I can / am able to swim across it.(present ability)
· He can / is able to run very long distances, but he can’t / isn’t able to run very fast. (present ability)
· He is very strong. He can / is able to do the work of three men.(present ability)
· One day people will be able to live on other planets.(future ability)
· I will be able to visit Martin when I am in town tomorrow (future ability)

Eğer konuşma anında geleceğe yönelik bir karara varılıyorsa bu durumda “can” kullanılır.

· Sorry, we're too busy today, but we can repair your car tomorrow.

Yetenek anlamında “can” in sadece iki şekli mevcuttur: şimdiki zaman da kullanılan “can” ve geçmiş zamanda kullanılan “could” ile ifade edilir. Bu nedenle de diğer zamanlarla veya kiplerle (modal) birlikte “be able to” kullanılması gerekir.

· Josef hasn't been able to walk properly since he had accident
  (Bu cümlede "can" olmaz çünkü "can"in present perfect şekli yoktur).

· Martin might be able to win the competition tomorrow.
 (Martin’in yarın yarışmayı kazanması olası. Bu cümlede bir işin üstesinden gelme olasılığı var.)

· They would be able to help you if you asked them.
  (Aynı gruba ait iki modal peşpeşe kullanılamaz).

“Can” varolan bazı koşullardan yola çıkarak, yada olması gerektiğini düşündüğümüz olasılıkları ifade etmek için de kullanılır. “Be able to” bu anlamda kullanılmaz.

· You can see monkey almost all the zoos.
  (hayvanat bahçelerinde büyük çoğunlukla maymun olabileceğini düşünürüz.)

· I will finish my work in an hour. Then I can help you.
  (Bir saat içinde işimi bitireceğim, ancak o zaman sana yardım etme olasılığım olur.)

· I am very busy now, I can’t help you.
  (şu anda çok meşgul olmamdan dolayı yardım etme olasılığım yok.)

· I have very little Money with me now, so I can’t lend you any.
  (Çok az param olduğu için sana ödünç verme olasılığım yok.)

“Can ” birine bir şeyi yapmasına izin vermeyi ifade eden cümle yapılarında da kullanılır. “Be able to” bu anlamda kullanılmaz.

· Those who finish answering the qestions can leave the classroom.

“Could” geçmiş zaman yapısı içinde sahip olduğumuz yeteneklerimizi, bir işi yapabilme gücünü ifade eden bir kiptir. Geçmişteki sürekli yetenekten söz ediliyorsa veya belli bir süre yapma fırsatım oldu, yaptım anlamında kullanılıyorsa “could” yerine “was/were able to” da kullanılabilir.

· My grandfather was very strong. He could / was able to lift enormous boxes on his own.
· Martin could / was able to read a newspaper before he went to school.
· When she was a kid, she could / was able to sing; like a pop singer.
· We were able to swim every day last summer. (And we did)
  Geçen yaz her gün yüzme fırsatımız oldu. (Ve yaptık)

Ancak “was/were able to” genellikle zor olan bir şeyin üstesinden zorda olsa gelebilmek anlamında kullanılır. Eğer bu anlamda kullanılıyorsa “could” kullanılmaz.

· I was able to walk a mile although I hurt my feet.
  Ayağımı incitmeme rağmen (zorda olsa) dün bir mil yürüyebildim.

· Although she was very sleepy, she was able to finish her term work last night.

Geçmişte meydana gelen bir kereye özgü yetenekten söz ediliyorsa, sadece “was / were able to” kullanılabilir. Bu durumda "could kullanımı mümkün değildir. Bu anlamıyla “üstesinden gelme, başarmak anlamındadır.

· We had been warned that our flight might be delayed this morning, but the pilot was able to take
  off despite the heavy fog.
· The fire spread through the building quickly, but fortunately everybody was able to escape.
· It was really hard test, but he was able to get a pass mark.

Geçmişte bir kereye özgü yetenekten söz ederken, “was/were able to” yerine “managed to” veya “succeeded in + Ving” fiilleri de kullanılabilir.

· I managed to walk a mile yesterday although I hurt my leg.
· I succeeded in walking a mile yesterday although I hurt my leg.

Geçmişte uzun süreli yetenek ya da geçmişte bir kereye özgü yetenek için see, hear, smell, taste, feel, remember ve understand fiilleri ile birlikte sadece “could” kullanılabilir, “was / were able to” kullanılmaz.

· They were speaking in a very low voice so as not to be heard by the others, but I could understand    what they were talking about. (a particular ability)
· When I was younger, I could remember all about my childhood.

Ancak, hem geçmişte sürekli yetenek hem de bir kereye özgü yetenek için "couldn't"' kullanımı mümkündür. Bu durumda kullanılan fiil aniden olup biten bir eylem özeliği taşımalıdır.

· when I was younger, I couldn’t decide what I wanted to do (general ability in the past)
· My boyfriend was so drunk that he couldn't find the front door (a particular ability in the past, “find” fiili anıden olaup bitten bir eylem özeligi taşır.).

Ayrıca, “could” ve “can” söylediğimiz şeyi gerçekten kastetmediğimiz durumlarda kullanılır.

· He made me so laugh that I could die.
· I’m so angry with him. I could kill him. (ona çok kızgınım. onu öldürebilirim.)
· I’m so tired. I can sleep for a week (çok yorgunum.Bir hafta uyuyabilirim.)

“Could” birine bir şeyi yapmasına izin vermeyi ifade eden cümle yapılarında da kullanılır. “Be able to” bu anlamda kullanılmaz.

· Because there was holiday next day, the children could stay up late.

“Could” öneri getirirken kullanabileceğimiz bir anlamada sahiptir. Bu anlamda daha çok olasılık belirtir.

· A: I don’t know what we shall do tomrrow.
  B: We could invite some friends to make a small party or go to cinema.

COULD HAVE + V3
“Could” un geçmiş zaman şekli “could have +V3 “ ile ifade edilir. Anlamı geçmişte " o yeteneğim fırsatım vardı ama yapmadım, isteseydim yapabilirdim " dir.

· When I was younger I could have married anybody I wanted to. (but I didn't).
   İstediğim herhangi biriyle evlenebilirdim) (fakat evlenmedim.)

· Alex could have done the exercises easily, but he was tired and couldn’t focus them.
· We could have gone to Turkey for our holiday last year, but we didn't want to go. We went to Spain instead. (Geçen yıl tatil için Türkiye'ye gidebilirdik fakat gitmek istemedik. onun yerine İspanya'ya gittik.)

· Mary could have gone to Harward University instead of Michigan State University.

COULDN’T HAVE +V3
“Could” un geçmiş zamanda olumsuz şeklide “couldn’t have +V3 “ ile ifade edilir. Anlamı geçmişte " bir şey isteseydim de yapamazdım" dir.

· John couldn’t have gone abroad for his higher education. He couldn’t afford so much money.
· It was very late, so we couldn’t have gone to the theatre.
· They couldn’t have gone to the football match. They have just heard it was cancelled.


Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski