Hardly / Lately
“Lately” bir zarf olarak “late” sıfatının zarfı değildir. “Lately” son günlerde/zamanlarda “recently” ile ayni anlama gelmektedir.
- I have witnessed an interesting discussion lately / recently.
- (Son zamanlarda / son günlerde ilginç bir tartışmaya şahit oldum.)
- Have you been doing anything interesting lately / recently?
- (Son zamanlarda / son günlerde ilginç bir şey yapıyor musunuz?)
“Hard”, “late” gibi sıfatların sonuna -ly getirerek elde edilen sözcükler son derece farklı anlamlar taşımaktadır. Hard, "çok, yoğun" anlamındaysa sıfat ve zarf biçimi aynıdır. “Hard” sıfat olarak "zor" anlamında da kullanılır. “Hardly” cümleyi olumsuz yapar.
- The exam was very hard. (=very difficult)
- This is hard work. I can't do it. (adj.)
- Although I worked hard, I couldn't finish the work, (adv.)
“Hardly” bir zaman cümlesinde daha henüz, yeni anlamını verir.
- The play had hardly started when there was a power cut.
- (Oyun, elektrik kesintisi olduğunda henüz yeni başlamıştı.)
“Hardly” "hemen hemen hiç, neredeyse hiç" anlamına da gelmektedir. Olumlu cümle yapısıyla kullanılır. Ancak anlamı olumsuzdur.
- Hardly anybody in the village was able to read in those days.
- (Köydeki hemen hemen hiç kimse o günlerde okuyamıyordu.)
- She spoke hardly ten words throughout the entire proceeding.
- (Tüm süreç boyunca ancak on kelime konuştu.)
- I can't tell you much about her, because I hardly know her.
- (Sana onun hakkında pek bir şey söyleyemem çünkü onu neredeyse hiç tanımıyorum.)
“Hardly”nin bir diğer anlamı da "güçlükle" demektir. Bu anlamda hardly, can ve could ile çok sık kullanılır.
- They were whispering so I could hardly hear them.
- (Fısıldıyarak konuşuyorlardı, bu yüzden onları zar zor duyuyordum.)
- You can hardly expect a pay-rise when you've only been working for the company for two weeks. (Şirkette sadece iki haftadır çalışıyorsanız, bir maaş zammını güçlükle beklersiniz.)
- I didn't feel good yesterday, so I hardly have power to go to work
- (Dün kendimi iyi hissetmedim, bu yüzden zar zor işe gidecek gücüm var.)
“Hardly ever”, sıklık bildiren bir zarf olarak "hemen hemen hiç, çok seyrek" anlamında kullanılır.
- He doesn't like reading. He hardly ever / almost never reads a book.
- I can hardly ever / almost never watch TV these days.
“Hardly any”, miktar belirtirken kullanılır. Bu anlamda “hardly”, cümle içinde iki yerde kullanılabilir.
- I hardly have any money./I have hardly any money.
- She feels lonely. She hardly has any friends./She has hardly any friends.
- They could see hardly any sign of life in the deserted village.
“Hardly” yi anyone, anything, anywhere gibi sözcüklerle de kullanabiliriz.
- I hardly bought anything./I bought hardly anything.
- I hardly knew anyone at the party. /I knew hardly anyone at the party.
- I can hardly go anywhere these days./I can go hardly anywhere these days.