Gelecek zaman anlamında kullanılan diğer yapılar

OTHER STRUCTURE TO EXPRESS FUTURE TENSE:
(Gelecek zaman anlamında kullanılan diğer yapılar)

İngilizcede gelecekte yapılacak eylemleri “will” ve “shall” yardımcı fiilerini kullanmadan da dile getirebiliriz. Şimdi bunları sırası ile inceleyelim :

Be to :
Bu yapı gelecek zamanı ve bir mecburiyet, emir, olasılık, plan ve anlaşma gösterir :
  • We are to move to an another house at the end of this week as our contract is over.
  • Anlaşmamız bittigi için, bu hafta sonunda başka bir eve taşınacağız.
  • My father is to be in London towards the end of this month.
  • (Babam bu ayın sonuna doğru Londra'da bulunacak. (bulunması gerekiyor.)
  • I am to find this man within three days.
  • (Üç gün içinde bu adamı bulacağım (bulmalıyım).)
  • You are to be in the office by nine o'clock every morning. Understand?
  • (Her sabah saat dokuzdan önce büroda bulunman gerekiyor. Anlşıldımı?)
  • The Pope is to visit England next month.
  • (Papa gelecek hafta İngiltere’yi ziyaret edecek.)

“Be to” yapısı geçmiş zamanda kullanılırsa bir mecburiyet, plan, anlaşma ya da gerçekleşmeyen bir dileği gösterir :
  • We went on board the ship which was to take us to Italy.
  • (Bizi İtalya'a götürecek olan gemiye bindik.)
  • The boss said that I was to be in the office by nine o'clock.
  • (Müdür büroda saat dokuzdan önce olmam gerektiğini söyledi.)
  • I was to take the children to the park yesterday, but it rained.
  • (Dün çocukları parka götürecektim ama yağmur yağdı.)
  • I was to visit you yesterday, but I was too tired.
  • (Dün seni ziyaret edecektim ama çok yorgundum.)

Be about to :
Bu yapı yakın gelecekte olması beklenilen eylemleri dile getirmek için kullanılır. Türkçeye “... mek/mak üzere" olarak çevrilir :
  • The doctor is about to come to the hospital.
  • (Doctor hastahaneye gelmek üzeredir.)
  • The students are about to leave school.
  • The plane is about to take off.

Bu yapı “was” veya “were” ile kullanıldığında yakın gelecekte olması beklenilen, ama gerçekleşmeyen eylemleri dile getirmek için kullanılır
  • We were about to leave the house when the rain stearted.
  • (Yağmur başladığında evden ayrılmak üzereydik.)

Be likely to / Be unlikely to:
Bu yapı gelecekte olması beklenilen eylemleri dile getirmek için kullanılır; daha çok gelecekte ihtimal belirtiyor diyebiliriz.:
  • We are likely to be in Italy next year fo summer holliday.
  • We shall probably be in Italy next year for summer holday.
  • It is probable that we shall be in Italy next year for summer holiday
  • (Biz gelecek yıl muhtemelen yaz tatili için İtalya’da olacağız.)

  • My sister is likely to get married to George next month.
  • My sister will probobly get married to George next month.
  • It is proboble that my sister to get married to George next month.
  • (Kız kardeşim muhtemelen önümüzdeki ay George ile evlenecek.)

“Be likely to” olumsuz cümlelerde “be unlikely to” olarak kullanılır :
  • Your father is unlikely to be at home before ten.
  • Your father is not likely to be at home before nine.
  • (Baban muhtemelen saat ondan önce evde olmayacak.)

Be bound (obliged) to : Have to / Must
Bu form gelecekte yapmak zorunda olacağımız eylemleri dile getirmek için kullanılır.
  • The bus is bound to come even it is raining hard.
  • (Otobüs, çok yağmur yağıyor olsa bile, gelecektir.)
  • We are bound to find a way to get out of this jungle.
  • (Bu ormandan çıkış yolunu mutlaka bulacağız. (bulmak zorundayız.)
  • I am obliged to go to the meeting tonight. It is very important.
  • (Bu gece toplantıya mutlaka gideceğim (gitmek zorundayım). Çok önemli.)

Be due to :
Bu yapı gelecekte belirli bir zamanda yapılması kuvvetle beklenen eylemleri dile getirmek için kullanılır :
  • The plain is due to land at 5 o'clock.
  • (Uçağın saat beşte inmesi bekleniyor.)
  • Mr Miller is due to give a lecture next month.
  • (Bay Miller'in gelecek ay bir konferans vermesi bekleniyor.)

Be sure (certain) to :
Bu yapı gelecekte yapılması mutlak olarak beklenen eylemleri dile getirmek için kullanılır : Bu yapıda emin olma durumu konuşan kişinin kendisi ile ilgilidir. Yani konuşan kişi yapılacak olan işten dolayı emindir, öznenin kendisi değil.
  • The teacher is sure (certain) to come home.
  • I am sure that the teacher will certainly come home.
  • (Öğretmen muhakkak eve gelecek.)
  • We are sure (certain) to have the house painted blue.
  • We are certain that we will have the house painted blue.
  • (Evi muhakkak maviye boyattıracağız.)
  • They are sure (certain) to bring down inflation.
  • The police are sure (certain) to find out the cause of the accident.

Be liable (apt) to:
Gelecekte muhtemelen olacak eylemleri ya da eğilimleri dile getirmek için kullanılır.
  • All men are liable to make mistakes.
  • (Bütün insanlar muhtemelen hata yapacaklardır. / hata yapma eğilimindedir.)
  • My own feeling is that the play is liable to give offence to many people.
  • (Öyle hissediyorum ki bu oyun muhtemelen birçok kimseyi gücendirecektir.)
  • Babies who are small at birth are apt to grow faster.
  • (Doğumda küçük olan bebekler muhtemelen daha hızlı büyüyeceklerdir.)
  • These houses are liable to collapse during a small eartquake.
  • (Bu evler küçük bir deprem anında muhtemelen çökecektir.)

The Present Continuous Tense :
Önceden yapılması kararlaştırılmış yakın gelecekteki ya da gelecekte yapılması planlanmış ve hazırlığı yapılmış işleri anlatmak için kullanılır :
  • The workers are going on strike tomorrow since they haven’t had the pay rise they have been promised.
  • (İşçiler, kendilerine söz verilen ücret artışını alamadıklarından, yarın grev yapıyorlar.)
  • We are moving to our new flat the day after tomorrow.
  • (Öbür gün yeni dairemize taşınıyoruz.)
  • Jane is leaving here next week. Shall we give her a party?
  • (Jane önümüzdeki hafta buradan ayrılıyor. Ona bir parti verelim mi?)

The Simple Present Tense :
Gelecekte yapılması planlanmış olan eylemleri dile getirmek için kullanılır. Bunu özellikle seyahat acentaları belli bir zaman çizelgesine göre hazırlığı yapılmış olan eylemleri ifade etmek için tercih ederler. Bu yapı ile çok sık kullanılan filler: come / go / leave / arrive / depart / return / begin / start / commence / finish / end / close / conclude / have / play / etc.
  • The schools in Turkey start again in September.
  • (Turkiye’deki okullar tekrar eylül de başlar / başalayacak.)
  • This ship leaves for istanbul at nine o'clock on Sunday morning.
  • (Bu gemi pazar günü sabah saat dokuzda İstanbul’a gitmek için ayrılıyor.)
  • The coach deaprts at seven o'clock tomorrow morning.
  • (Yolcu otobüsü yarın sabah saat yedide hareket ediyor.)
  • My grandmother leaves by the 7.30 train this evening.
  • (Büyükannem bu akşam 7.30 treni ile hareket ediyor.)

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski