8. Sınıflar 2. Ünite - The Simple Present Tense

8. Sınıflar 2. Ünite 

The Simple Present Tense


Sürekli yapılan - tekrarlanan eylemler anlatılırken, the simple present tense (geniş zaman) kullanılır.He, She, It ile başlayan olumlu cümlede verb (fiil) sonuna - s, - es, - ies eklerinden birini alır. Olumlu cümlede do - does yardımcı fiillerinden birisi yer almaz.

Örnekleri inceleyiniz.
  • I leave school at 14.30 p.m. (Ben 14.30'da okuldan ayrılırım.)
  • You have a shower every day. (Sen her gün duş alırsın.)
  • You play the drum in the school band. (Sen okul orkestrasında davul çalıyorsun.)
  • He likes hanging out with his friends. (O arkadaşlarıyla takılmayı (beraber olmayı) sever.)
  • She goes cycling with her brother. (O erkek kardeşi ile bisiklet binmeye gider.)
  • Suna meets with her friends on Saturdays. (Suna cumartesi günleri arkadaşlarıyla buluşur.)
  • My school starts at 9 a.m. every day. (Okulum her gün saat dokuzda başlar.)
  • We like cheese and eggs at breakfast. (Biz kahvaltıda beyaz peynir ve yumurta severiz.)
  • We never get up late on weekdays. (Biz hafta içi günlerde asla geç kalkmayız.)
  • They help their mom with the housework. (Onlar annelerine ev işlerinde yardım ederler.)
Olumsuz yapıda (I, You, We, They ile) don't ve (He, She, It ile) doesn't kullanılır. Örnekleri inceleyiniz.
  • I don't go to school on Saturdays and on Sundays. (Ben cumartesi ve pazar günleri okula gitmem.)
  • I don't take the bus to school. (Ben okula otobüsle gitmem.)
  • You don't do exercise every day. (Sen her gün antreman yapmazsın.)
  • He doesn't have his lunch at school. (O okulda öğle yemeğini yemez.)
  • My father doesn't smoke and drink coffee. (Babam sigara ve kahve içmez.)
  • We don't go to the theatre once a week. (Biz haftada bir kez tiyatroya gitmeyiz.)
  • We don't prefer watching thrillers. (Biz gerilim filmleri seyretmeyi tercih etmeyiz.)
  • My parents don't go to work at 9 a.m. at weekends. (Ailem hafta sonlarında saat dokuzda işe gitmez.)
Bu konuda öğreneceğimiz yeni kelimeler:
  • hiking : yürüyüş yapma
  • mountain bike : dağ bisikleti
  • bossaball : bossaball
  • snowshoeing : kar raketi yürüyüşü
  • zorbing : zorbing
  • snow tubing : kar hortumu
  • try : denemek
  • argue : tartışmak; çekişmek
  • casual : günlük (giysi; ayakkabı)
  • fashion : moda
  • impressive (voice) : etkileyici, çarpıcı (ses)
  • nerd : ahmak, budala
  • out fit : techizat
  • relationship : ilişki
  • ridiculous : gülünç, komik
  • serious : ciddi
  • snob : züppe
  • teenager : genç kız; ergen
  • terrific : korkunç; müthiş; olağanüstü
  • trendy : moda; eğilimli
  • unbearable : katlanılmaz, çekilmez
  • types of music : müzik türleri
  • mudguard : çamurluk
  • handlebar : bisiklet gidonu
  • brake lever : fren kolu; el freni
  • gear : vites; dişli
  • pedal : pedal; pedal çevirmek
  • seat : oturacak yer; koltuk
  • frame : çerçeve
  • brake : fren
  • chain : zincir
  • tire : lastik; tekerlek
  • hang out : bir ortamda takılmak; vakit geçirmek
  • cycling : bisiklete binme
  • good at : alanında iyi olmak
  • fond of : tutkun; düşkün
  • usually : genellikle, çoğunlukla
  • rarely : seyrek, nadiren
  • seldom : seyrek; pek az
  • never : asla; hiç
  • hardly ever : neredeyse hiç
  • always : her zaman; daima
  • often : sık sık; çok defa
  • riverside : nehir kıyısı
  • neighborhood : mahalle; yöre
  • have a shower : duş almak (yapmak)
  • have pancakes : gözleme (krep) yemek
  • be early : erken gelmek
  • leave the school : okuldan ayrılmak
  • get home : evine ulaşmak; evine girmek
  • rest for a while : kısa bir süre dinlenmek
  • be honest : dürüst olmak
  • take the bus to school (work) : otobüsle okula (işe) gitmek
  • drive to work :  işe arabayla gitmek
  • get up early (late) : erken (geç) kalkmak
  • have lunch (dinner) : öğle (akşam) yemeği yemek
  • stay up late : gece geç saatleri kadar uyanık kalmak
  • meet with the friends : arkadaşlarla buluşmak
  • walk to school : okula yürümek
  • study at a middle school : orta okulda okumak
  • take the students to school : öğrencileri okula götürmek
  • ride a bike to school : okula bisikletle gitmek
  • energetic : enerjik; çalışkan; aktif
  • fun : eğlence; neşe; keyif
  • loud : yüksek (ses); gürültülü
  • boring : sıkıcı; bıktırıcı
  • pop : pop müziği
  • rock : rock müziği
  • rap : rap müzik
  • electronic : elektronik
  • heavy metal : heavy metal müzik
  • classical : klasik; mükemmel
  • hip hap : hip hap müzik
  • jazz : caz
  • think about : uzun uzun düşünmek; üzerine düşünmek
  • be alone : tek başına olmak, yalnız yaşamak
  • see a live music show : canlı müzik gösterisi izlemek
  • wear fashion (casual) clothes : (günlük) modaya uygun giysiler giymek
  • headphones : kulaklık
  • leave the room untidy : odayı düzensiz bırakmak
  • good (bad) habits : iyi (kötü) alışkanlıklar
  • change lifestyle : yaşam biçimini değiştirmek
  • do exercise : spor yapmak
  • surf on the Net : internette dolaşmak (gezinmek)
  • go to the hairdresser (barber) : kuaföre (berbere) gitmek
  • play in the school orchestra : okul orkestrasında çalmak
  • practice tennis with the coach : antrenörle tenis çalışmak
  • practice martial arts : dövüş sanatları çalışmak
  • once (twice) : bir (iki) defa
  • can't stand : dayanamamak, katlanamamak
  • guess : tahmin etmek; sanmak
  • web-site designer : internet sitesi yapımcısı
  • do activities : etkinliklerde bulunmak
  • sing in the choir : koroda şarkı söylemek
  • make deal : anlaşmak, uzlaşmak
  • watch thrillers : gerilim dizilerini izlemek
  • write about : hakkında yazı yazmak
  • convey : iletmek; götürmek

FREQUENCY ADVERBS (Sıklık Zarfları)


Süreklilik zarfı, eylemin hangi sıklıkta yapıldığını belirtir. Bu bölümde the simple present tense (geniş zaman)da kullanılan zarfları göreceğiz.

ALWAYS (Her zaman, daima)
  • I always get up at 7 o'clock a.m. (Ben daima saat yedide kalkarım.)
  • You always go to school on weekdays. (Sen hafta içi günlerde daima okula gidersin.)
  • Mary always does exercises twice a day. (Mary daima günde iki defa antreman yapar.)
USUALLY (Genellikle)
  • I usually practice the guitars with my friends. (Ben genellikle arkadaşlarımla gitar çalışması yaparım.)
  • Your brother usually rides his bike to school. (Erkek kardeşin genellikle okula bisikletle gider.)
  • You usually go cycling on Saturdays. (Sen genellikle cumartesi günleri bisiklete binmeye gidersin.)
OFTEN (Sık sık)
  • They often play volleyball on Saturdays. (Onlar sık sık cumartesi günleri voleybol oynarlar.)
  • She often takes the bus to work. (O işe sık sık otobüsle gider.)
  • I often walk to school. (Ben sık sık okula yürürüm.)
SOMETIMES (Bazen, ara sıra)
  • Ali's mother sometimes help him with his homework. (Ali'nin annesi bazen ona ödevinde yardım eder.)
  • We sometimes have pancakes with honey and milk. (Biz bazen gözlemeyi bal ve sütle yeriz.)
  • She sometimes prefers hanging out with her friends. (O bazen arkadaşları ile beraber olmayı tercih eder.)
SELDOM / RARELY (Nadiren, seyrek olarak)
  • I rarely go to the theatre, but I love going to concerts. (Ben nadiren tiyatroya giderim, fakat konserlere gitmeyi çok severim.)
  • Your brother seldom works outside the city. (Erkek kardeşin nadiren şehir dışında çalışır.)
  • He rarely prefer wearing his fashion clothes. (O nadiren modaya uygun giysiler giymeyi tercih eder.)
HARDLY EVER (Neredeyse hiç)
  • You hardly ever sleep before 11 p.m. (Sen onbirden önce neredeyse hiç uyumaz.)
  • He hardly ever stays up late on weekdays. (O hafta içi günlerde geç saatlere kadar neredeyse hiç uyanık kalmaz.)
  • My father hardly ever goes to the movies on Sundays. (Babam pazarları neredeyse hiç sinemaya gitmez.)
NEVER (Asla, hiç bir zaman)
  • We never get up late on weekdays. (Biz hafta içi günlerde hiç geç kalkmayız.)
  • I never eat fast food and junk food. (Ben asla hızlı yiyecek ve abur cubur yemem.)
  • She never listens to pop music. (O asla pop müzik dinlemez.)

HOW OFTEN (Hangi sıklıkta)

How often ........? kalıbı ile - belli bir zaman diliminde - eylemin hangi sıklıkta yapıldığı sorulur. Cevapta yukarıda örneklerle verdiğimiz frequency adverbs (süreklilik zarfları)ndan birisi veya günde bir kez, haftada iki kez veya ayda üç defa gibi ... belirli kazan dilimlerini belirten kelime grupları kullanılır. Örnekleri inceleyiniz.
  • How often do you get up at 7 a.m.? (Hangi sıklıkta saat yedide kalkarsın?) (I always get up at 7 a.m. (Ben daima saat yedide kalkarım.)
  • How often does your brother ride his bike to school? (Erkek kardeşin hangi sıklıkta okula bisikletiyle gider?) (He usually rides his bike to school. (O genellikle okula bisikletle gider.)
  • How often do they play volleyball on Saturdays? (Onlar hangi sıklıkta cumartesileri voleybol oynar?) (They often play volleyball on Saturdays. (Onlar sık sık cumartesileri voleybol oynar.)
  • How often do you have pancakes with honey and milk? (Siz hangi sıklıkta gözlemeyi bal ve sütle yersiniz?) (We sometimes have pancakes with honey and milk. (Biz ara sıra gözlemeyi bal ve sütle yeriz.)
  • How often does your brother work outside the city? (Erkek kardeşin hangi sıklıkta şehir dışında çalışır?) My brother seldom work outside the city. (Erkek kardeşim nadiren şehir dışında çalışır.)
  • How often do you eat fast food and junk food? (Sen hangi sıklıkta hızlı yemek ve abur cubur yersin?) (I never eat fast food and junk food. (Ben asla hızlı yemek ve abur cubur yemem.)
  • How often do you go to the theatre? (Siz hangi sıklıkta tiyatroya gidersiniz?) (We go to the theatre once a month. (Biz ayda bir defa tiyatroya gideriz.)
  • How often do you do exercise? (Sen hangi sıklıkta antreman yaparsın?) (I do exercise twice a day. (Ben günde iki defa antreman yaparım.)
  • How often do you have a shower? (Sen hangi sıklıkta duş alırsın?) (I have a shower three times a week. (Ben haftada üç defa duş alırım.)
  • How often do they visit their parents? (Onlar hangi sıklıkta ailelerini ziyaret ederler?) (They visit their parents four times a month. (Onlar ayda dört defa ailelerini ziyaret ederler.)

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski