8. Sınf 3. Unite

8. Sınf 3. Unite

Imperatives (Emir Cümleleri )

Bir şeyin tarifini yaparken genelinde emir cümlelerini kullanırız. Yemek tariflerinde de genellikle emir cümlesi kullanılır. İngilizcede emir cümlesi kurmak için fiil  en başa getirilir. Emir cümlesinde özne kullanmayız. Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.
  • Cut the poatoes in cubes. (Patatesleri küp şeklinde kes.)
  • Peel and chop the onion. (Soğanı soy ve doğra.)
  • Put the vegetable in a frying pan. (Sebzeleri bir tavaya koy.)
  • Fry the potatoes for five minutes. (Patatesleri beş dakika kızart.)
  • Olumsuz emir cümlelerinde 'Don’t' cümlenin kullanılır.
  • Don’t stir it while cooking. (Onu pişerken karıştırma.)
  • Emir cümlelerinde please (lütfen) kelimesi ile rica anlamı katılabilir.
  • Bring a glass of water please. (Lütfen bir bardak su getir.)
  • Cut the cabbage. (Lahanayı kes.)

Describing a process (Bir süreci tarif etmek)

Bu ünitenin temel konularından biri tarif vermedir. İngilizcede basit bir tarif verilirken genellikle
emir cümleleri (imperatives) kullanılabilir. Ayrıca bir yemeğin veya işin yapılışı tarif edilirken
aşamalar arasında “First”, “Then”, “Next”, “After that”, “Finally” gibi ifadeler kullanılır. Şimdi
sırasıyla bu konuları kısaca tekrar edelim.

Sequencers (Sıralama Kelimeleri)

Bir işin yapılış sırası ifade edilirken, aşamalar arasında bazı ifadeler kullanılır.
  • First: Öncelikle, ilk olarak 
  • Second: İkinci, ikinci olarak
  • Then: Daha sonra 
  • Next: Sonra, Ondan sonra
  • After that: Ondan sonra 
  • Finally: Son olarak, En son…

Quantifiers (Miktar Belirten İfadeler)

Bazı isimleri İngilizcede sayamayız ve miktar belirtmemiz gerekir. Yiyecek ve içeceklerin çoğuda sayılamayacağından dolayı kullanırken bir miktar ifadesi kullanmamız gerekir. Kullanabileceğimiz bazı miktar ifadeler şunlardır:
  • a few (sayılabilir isimler için kullanılır: birkaç 
  • a few olives: birkaç zeytin, a few glasses: birkaç bardak 
  • a little (sayılamaz isimler için kullanılır: biraz, azıcık
  • a little water, a little salt: biraz tuz
  • some (hem sayılabilen, hemde sayılamayan isimlerle kullanılır: biraz, birkaç 
  • some cheese: biraz peynir, some potatoes
  • lots of / a lot of (hem sayılan hemde sayılamayan isimlerle kullanılır: bir sürü, çok sayıda/miktarda
  • lots of local dishes: bir sürü yöresel yemek
Bu ifadelerin cümle içerisinde kullanılışları na bakınız:
  • Boil the water for a few minutes. (Suyu birkaç dakika kaynatınız.)
  • Put a little salt into the boiling water. (Kaynayan suya azıcık tuz kat.)
  • Add some cheese and fold it. (Biraz peynir ekle ve katla.)
  • I tried lots of local dishes. (Çok sayıda yöresel yemek denedim.)
İngilizcede sayılamaz olan isimleri miktar olarak bazen sayılabilir bir nesne ile kullanabiliriz. Bu durumda isim tamlaması yaparak kullanırız. 
  • a glass of water: bir bardak su, two glasses of water.
  • a packet of pasta: bir paket makarna, four packet of pasta
Su ve makarna sayılamaz isimlerdir. Ama bardak ve paket sayılabilir. Bu durumda sayılabilen ismi önce kullanarak araya da 'of' getirip sonra sayılamayan ismi kullanıp bir isim tamlaması oluşturuyoruz. Aşağıdaki örnekleri inceleyelim.
  • two teaspoons of salt: bir çay kaşığı tuz 
  • a carton of milk: bir kutu süt
  • three cloves of garlic: üç diş sarımsak 
  • a plate of cookies: bir tabak kurabiye
  • four cups of hot water: dört fincan sıcak su 
  • a spoonful of sugar: bir kaşık şeker
  • two heads of lettuce: iki baş marul
  • a piece of cake: bir parça kek 
  • a kilo of flour: bir kilo un 
  • two liters of water: iki litre su
  • two tablespoons of sugar: iki yemek kaşığı şeker 
  • a bowl of rice: bir kase pirinç
Yemek tarifi yapılırken genellikle bu tür ifadeler kullanılır:
  • Put the slices of bread in an oven.  (Ekmek dilimlerini bir fırına koyun.)
  • Put a liter of water into a pan.  (Bir tencereye bir litre su koyun.)
  • Add two tablespoons of oil.  (İki yemek kaşığı sıvı yağ ilave ediniz.)
  • Add a glass of rice. (Bir bardak pirinç ilave ediniz.)
Time Connectors (Zaman Bağlaçları)

Bir işin yapılış aşamaları tarif edilirken, kullanabileceğimiz ifadelerden bazıları da
after, before, when ve until yapılarıdır. Bu zaman bağlaçları edat olarak ta kullanılabilirler.

Before
Before, önüne getirildiği kelime veya cümleye –den önce veya –meden önce anlamını
katar. Before, tek başına kullanılamaz. Aşağıdaki örnekleri inceleyerek kavramaya
çalışınız.
  • Before the meals, wash your hands. (Yemeklerden önce, ellerini yıka.)
  • Before dinner, I do homework. (Akşam yemeğinden önce, ödev yaparım.)
  • Before you put it into the oven, add some chicken stock into the mix . (Fırırna koymadan önce karışıma biraz tavuk suyu ekle.)
After
After, önüne getirildiği kelimeye veya cümleye –den sonra anlamını katar. After, tek
başına kullanılamaz. Aşağıdaki örnekleri inceleyerek kavramaya çalışınız.
  • After the meals, you should brush your teeth. (Yemeklerden sonra dişlerini fırçalamalısın.)
  • Shall we go out after six? (Altıdan sonra dışarı çıkalım mi?)
  • What shall we do after dinner? (Akşam yemeğinden sonra ne yapalım?)
  • After you boil the water, add some pasta. (Suyu kaynattıktan sonra, biraz makarna ekle.)
When
When de tek başına kullanılmaz. When, önüne geldiği cümleye –dığı zaman veya –dığında
anlamını katar.
  • When the cake turns brown, take it out of the oven. (Pasta kahve rengi olduğunda, fırından çıkar.)
  • When it starts to boil, turn down the cooker to a low heat. (Kaynamaya başladığında, ocağı düşük ateşe getir.)
Until
Until, önüne geldiği cümleye –e kadar anlamını katar.
  • Boil for twenty minutes until the vegetables absorbs all water.
  • (Sebzeler tüm suyu çekene kadar, yirmi dakika kaynat.) 
  • COOKING (Yemek Pişirme)
  • make dish : yemek yapmak
  • dice : küp şeklinde doğramak
  • keep in : saklamak; içeride tutmak
  • yeast : maya; ekmek mayası
  • dough : hamur
  • turn down : ters çevirmek
  • absorb : emmek, içine çekmek
  • make the dish : yemek yapmak
  • give thanks to God : Tanrıya şükretmek
  • ingredient : karışımdaki malzeme
  • variation : farklılık, fark
  • describe : tanımlamak, tarif etmek
  • vegetable oil : bitkisel (ayçiçeği) yağ
  • muffin cup : çörek fincanı
  • blend : karışım, harman
  • egg yolk : yumurtanın sarısı
  • make bread : ekmek yapmak
  • grate : rendelemek
  • bitter : bitter (çikolata)
  • stir : (çorba) karıştırmak
  • boil : kaynatmak; haşlamak
  • knead : (hamur) yoğurmak
  • chop : doğramak
  • mushroom : mantar
  • dice : küp şeklinde doğramak
  • pepper : biber ; üzerine biber dökmek
  • fry : kızartmak; kavurmak
  • pizza bread : pizza ekmeği
  • grill : ızgara yapmak
  • microwave : mikrodalga
  • spread : yaymak; sürmek
  • bowl : kase; tas
  • mash : püre yapmak
  • knead : yoğurmak
  • roll : (hamur) oklava ile açmak
  • rinse : suyla yıkayarak temizlemek
  • squeeze : (meyve) sıkmak
  • turn brown : kahverengine dönmek
  • take out : çıkarmak
  • consist : - den meydana gelmek
  • tablespoon : yemek kaşığı
  • noodle : şehriye; erişte
  • set : donatmak
  • traditional : geleneksel
  • teaspoon : çay kaşığı
  • mixture : karışım
  • suppose : sanmak, zannetmek
  • orzo : arpa şehriye
  • baking powder : kabartma tozu
  • cooker : ocak; fırın üstü ocak
  • mixing bowl : karıştırma kabı
  • snack : çerez; hafif yemek
  • make bread : ekmek yapmak
  • pistachio : antep fıstığı
  • increase the heat : ısıyı artırmak
  • national : milli, ulusal
  • create : yaratmak, oluşturmak
  • regional : yerel, bölgesel
  • greased baking sheet : yağlanmış fırın tepsisi
  • recipe : yemek tarifi
  • throughout : boyunca, baştan başa
  • write down : yazmak, not etmek
  • sour : ekşi; mayhoş
  • preheat : önceden ısıtmak
  • spicy : baharatlı
  • give a description : tarifini vermek
  • tasty : lezzetli, tadı güzel
  • floret : çiçekçik
  • first : birinci, ilk
  • chicken stock : tavuk suyu
  • then : sonra; ondan sonra
  • sprinkle : serpmek
  • next : sonra; sonraki
  • seafood : deniz ürünü
  • after that : bundan (ondan) sonra
  • mash : püre yapmak
  • finally : nihayet, en sonunda
  • oil : yağ
  • bake : fırınlamak; pişirmek
  • pan : tava
  • toaster : ekmek kızartma makinası; tost makinası
  • peel : soymak
  • oven : fırın; ocak
  • pour : dök(ül)mek
  • cook : yemek pişirmek
  • salty : tuzlu
  • onion : soğan, kuru soğan
  • slice : dilimlemek; dilim
  • deep frying pan : derin kızartma tavası

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski