5. Sınıf 9. Ünite
The Present Continuous Tense
(+) Affirmative (Olumlu) |
(-) Negative (Olumsuz) |
(?) Question (Soru) |
I am
playing (Oynuyorum) |
I am not
playing (Oynamıyorum) |
Am I
playing? (Oynuyor muyum?) |
You are
playing (Oynuyorsun) |
You aren’t
playing (Oynamıyorsun) |
Are you
playing? (Oynuyor musun?) |
He is
playing (O -erkek- oynuyor) |
He isn’t
playing (Oynamıyor) |
Is he
playing? (Oynuyor mu?) |
She is
playing (O -kadın- oynuyor) |
She isn’t
playing (Oynamıyor) |
Is she
playing? (Oynuyor mu?) |
It is
playing (O -cansız, hayvan- oynuyor) |
It isn’t
playing (Oynamıyor) |
Is it
playing? (Oynuyor mu?) |
We are
playing (Oynuyoruz) |
We aren’t
playing (Oynamıyoruz) |
Are we
playing? (Oynuyor muyuz?) |
They are
playing (Oynuyorlar) |
They
aren’t playing (Oynamıyorlar) |
Are they
playing? (Oynuyorlar mı?) |
- You are studying hard for your exams. (Sen sınavların için sıkı ders çalışıyorsun.)
- I am taking the dog for a walk. (Ben köpeği yürüyüşe götürüyorum.)
- You are playing football now. (Siz şimdi futbol oynuyorsunuz.)
- He is watering the flowers. (O çiçekleri suluyor.)
- The vet is examining the rabbit. (Veteriner tavşanı muayene ediyor.)
- My father is fixing our dog's kennel. (Babam köpeğimizin kulubesini onarıyor.)
- My sister is tidying up her room. (Kızkardeşim odasını topluyor.)
- She is giving some grass to the goats. (O keçilere biraz ot veriyor.)
- The tiger is sleeping in the cage. (Kaplan kafeste uyuyor.)
- The monkey is eating a banana now. (Maymun şimdi muz yiyor.)
- We are collecting the eggs now. (Biz şimdi yumurtaları topluyoruz.)
- The ducks are swimming in the lake. (Ördekler gölde yüzüyorlar.)
- We are meeting in front of the zoo. (Biz hayvanat bahçesinin önünde buluşacağız.)
- They are cleaning the lions cages. (Onlar aslanların kafeslerini temizliyorlar.)
- She is milking the cows now. (O şimdi inekleri sağıyorum.)
- We are living in a small village. (Biz küçük bir köyde yaşıyoruz.)
- The lion isn't sleeping in the cage. (Aslan kafeste uyumuyordu.)
- The elephants aren't having bath now. (Filler şimdi banyo yapmıyorlar.)
- Your father isn't planting a tree now. (Baban şimdi bir ağaç dikmiyor.)
- You aren't giving bananas to the monkeys now. (Sen şimdi maymunlara muz vermiyorsun.)
- I am not working on the farm. (Ben çiftlikte çalışmıyorum.)
- The bees aren't making honey now. (Arılar şimdi bal yapmıyorlar.)
- The dog isn't barking now. (Köpek şimdi havlamıyor.)
- I am not collecting the eggs now. (Ben şimdi yumurtaları toplamıyorum.)
- The bear isn't fishing now. (Ayı şimdi balık tutmuyor.)
- The kittens aren't drinking milk now. (Yavru kediler şimdi süt içmiyorlar.)
- What is the vet doing? (Veteriner ne yapıyor?)
- He is examining the cat. (O, kediyi muaye ediyor.)
- What are you doing now? (Sen şimdi ne yapıyorsun?)
- I am working on the farm. (Ben şimdi çiftlikte çalışıyorum.)
- Who is giving bananas to the monkeys? (Kim maymunlara muz veriyor.)
- Tuna is giving bananas to the monkeys. (Tuna maymunlara muz veriyor.)
- Who is collecting the eggs? (Yumurtaları kim topluyor.)
- Tuna and Suna are collecting the eggs. (Tuna ve Suna yumurtaları topluyorlar.)
- Which animal is drinking milk? (Hangi hayvan süt içiyor?)
- My kitten is drinking milk. (Yavru kedim süt içiyor.)
- Which animal is the girl feeding? (Kız hangi hayvanı besliyor (doyuruyor)?)
- The girl is feeding the ducks. (Kız ördekleri besliyor.)
- Where are the puppies playing? (Köpek yavruları nerede oynuyorlar?)
- The puppies are playing in the garden. (Köpek yavruları bahçede oynuyorlar.)
- Where are the lions sleeping? (Aslanlar nerede uyuyorlar?)
- The lions are sleeping in the cage. (Aslanlar kafeste uyuyorlar.)
Can izin istemek için kullanılabilir. Örnekleri inceleyiniz.
- Can we adopt an animal? (Biz bir hayvan alabilir miyiz?)
- Can we give the rabbits water? (Biz tavşanlara su verebilir miyiz?)
- Can I bathe the hamster? (Ben fareyi yıkayabilir miyim?)
- Can I feed the birds? (Ben kuşları doyurabilir miyim?)
- Can I walk the dog? (Ben köpeği dolaştırabilir miyim?)
- Of course you can. (Tabii ki yapabilirsin.)
- That is a good idea. (O güzel bir fikir.)
- That sounds great. (Kulağa çok hoş geliyor.)
- No right now. (Hayır, şimdi değil.)
- Not now, because ... (Şimdi değil, çünki ...)
Let's öneride bulunurken kullanılır; fiil yalın haldedir. Örnekleri inceleyiniz.
- Let's go and feed the sheep! (Haydi gidelim ve koyunları doyuralım!)
- Let's take some photos. (Haydi birkaç tane resim çekelim!)
- Let's meet in front of the zoo. (Haydi hayvanat bahçesinin önünde buluşalım!)
- Let's drink some lemonade (Haydi biraz limonata içelim)
- Let's play hide and seek! (Haydi saklambaç oynayalım!)
- Let's visit the museums! (Haydi müzeleri ziyaret edelim!)
Verb (fiil) ile başlayan, kişinin yapması istenilen (emredilen) yapılardır. Please ile kullanılırsa, request(rica) cümlesi haline gelir. Örnekleri inceleyiniz.
- Clean the rabbit cages! (Tavşan kafeslerini temizle!)
- Take the dog for a walk! (Köpeği yürüyüşe çıkar!)
- Give some seed to the chickens! (Tavuklara biraz yem ver!)
- Please, give some grass to the goats! (Lütfen, keçilere biraz ot ver!)
- Please, take the dog to the vet! (Lütfen, köpeği veterinere götür!)
- Water the flowers in the garden, please. (Lütfen, bahçedeki çiçekleri sula!)
Öneride bulunmaya veya bir şey sormaya yarar. Örnekleri inceleyiniz.
- Shall we come home again? (Yeniden eve gidelim mi?)
- Shall we play chess at home? (Evde satranç oynayalım mı?)
- Shall we watch a movie at the cinema? (Sinemada bir film seyredelim mi?)
- Shall we ride the seesaw? (Tahterevalliye binelim mi?)
- Shall we drink some milk at the breakfast? (Kahvaltıda biraz süt içelim mi?)
Kişinin yapmak zorunda olduğu, yasakları belirten yapıdır. Bütün öznelerle kullanılan must'tan sonra fiil yalın haldedir. Örnekleri inceleyiniz.
- You must have breakfast at home. (Sen evde kahvaltı yapmak zorundasın.)
- You must stop at the red light. (Sen kırmızı ışıkta durmak zorundasın.)
- You must study your lessons. (Sen derslerine çalışmak zorundasın.)
- You must help your mother at home. (Sen evde annene yardım etmek zorundasın.)
- You must go your home. It is late. (Sen evine gitmek zorundasın. Geç oldu.)
Sebep belirten bağlaçtır. Örnekleri inceleyiniz.
- I am studying my lessons, because I have got two exams tomorrow. (Ben derslerime çalışıyorum, çünkü yarın iki sınavım var.)
- I am staying at home, because I have got a stomache ache. (Ben evde kalıyorum, çünkü mide ağrım var.)
- We are feeding the chickens, because they are hungry. (Biz tavukları doyuruyoruz, çünkü onlar aç.)
- I am not eating any sandwiches, because I am full. (Ben hiç sandöviç yemiyorum, çünkü tokum.)
- We are watching a movie, because today is Sunday. (Biz bir film seyrediyoruz, çünkü bugün pazar.)
- I am not feeding the gorillas, because I am afraid of them. (Ben gorilleri besleyemem, çünkü onlardan korkuyorum.)
Nesneler, fiiller ve cümleleri birbirine bağlar. Örnekleri inceleyiniz.
- I am at the zoo and I am feeding the animals. (Ben hayvanat bahçesindeyim ve hayvanları besliyorum.)
- I am staying at home and I am watching TV. (Ben evde kalıyorum ve televizyon seyrediyorum.)
- We are in the park and we are playing hide and seek. (Biz parktayım ve saklambaç oynuyoruz.)
- A cat is climbing the tree and a dog is barking. (Kedi ağaca tırmanıyor ve köpek havlıyor.)
- Today is Saturday and my parents and me are at home. (Bugün cumartesi ve ailem ve ben evdeyiz.)
- My mother is in the garden and she is giving grass to the goats. (Annem bahçede ve keçilere ot veriyor.)
adopt an animal : bir hayvan almak
feed : beslemek
bark : havlamak
claw : pençe ; pençelemek
examine : muayene etmek
help : yardım etmek
get an animal : bir hayvan almak
study : ders çalışmak
fix : tamir etmek
tidy up : etrafı toplamak
donate money : para bağışmak
kitten : kedi yavrusu
puppy : köpek yavrusu
sleep : uyumak
tail : kuyruk
vet : veteriner
buy : satın almak
shine : parlamak
rain : (yağmur) yağmak
take : almak; götürmek
collect the eggs : yumurta toplamak
eat grass : ot yemek
in the sea : denizde
on the farm : çiftlikte
at the zoo : hayvanat bahçesinde
at home : evde
plant : (ağaç) ekmek
milk the cow : inekten süt sağmak
visit the museum : müzeyi ziyaret etmek
listen to music : müzik dinlemek
brush : fırçalamak
bath : yıka(n)mak
walk the dog : köpek gezdirmek