5. Sınıf 5. Ünite
Sahip olduğumuz bir şeyi ‘Özne + have got / has got ………’ kalıbı ile gösterebiliriz. Vücudumuzda bize ait olan parçaları da ifade etmek için bu kalıbı kullanabiliriz.Şimdi aşağıdaki örnekleri görelim:
- I have got a head. (Benim bir başım var.)
- I have got a mouth. (Benim bir ağzım var.)
- You have got two arms. (Senin iki kolun var.)
- You have got two legs. (Senin iki ayağın var.)
- He has got a long neck. (Onun uzun bir boynu var.)
- He has got black hair. (Onun siyah saçları var.)
- She has got ten fingers. (Onun on parmağı var.)
- My dog has got four legs. (Köpeğimin dört ayağı var.)
- An elephant has got two big ears. (Filin iki büyük kulağı var.)
Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.
- How many arms have you got? (Kaç tane kolun var?)
- I have got two arms. (İki kolum var.)
- How many heads have you got? (Kaç tane kafan var?)
- I have got one head. (Bir kafam var.)
- How many fingers have you got? (Kaç tane el parmağın var?)
- I have got ten fingers. (On tane el parmağım var.)
- How many legs has a dog got? (Köpeğin kaç bacağı var?)
- It has got four legs. (Onun dört bacağı var.)
- You have got a toothache. (Senin diş ağrın var.)
- Dodo has got a broken leg. (Dodo’nun bir ayağı kırık.)
- Suna has got a backache. (Suna’nın bel ağrısı var.)
- I have got a bad fever. (Benim çok bir ateşim var.)
- You have got a footache. (Senin ayak ağrın var.)
- I have got mumps. (Benim kabakulak hastalığım var.)
- I have got an earache. (Benim kulak ağrım var.)
- Sezai has got a stomach ache. (Sezai’nin mide ağrısı var.)
- What is the matter with Ahmet? (Ahmet’in sorunu (hastalığı) ne?)
- He has got a cough. (Öksürüğü var.)
- What is the matter with you? (Senin sorunun (hastalığın) ne?)
- I have got a footache. (Ayak ağrım var.)
- What is the matter with you? (Senin sorunun (hastalığın) ne?)
- I have got mumps. (Kabakulağım var.)
- What is the matter with Sami? (Sami’nin sorunu (hastalığı) ne?
- He has got a stomach ache. (Mide ağrısı var.)
- Be careful about your hygiene! (Sağlığına dikkat et!)
- Eat fresh vegetables and fruit! (Taze sebze ve meyva yiyin!)
- Have your meals regularly! (Düzenli yemek yiyin!)
- Get some fresh air every day! (Her gün temiz hava alın!)
- Wash your hands with soap and water! (Ellerini sabun ve su ile yıka!)
- Brush your teeth at least twice a day! (Günde en az iki kez dişlerini fırçala!)
- See your dentist for regular check-ups! (Düzenli kontrollar için dişçini gör!)
- Do sports every day! (Her gün spor yap!)
- Sleep eight or more hours every night! (Her gece sekiz saat veya daha fazla uyu!)
- Don’t eat fast food! (Fast food (hızlı yemek) yeme!)
- Don’t go to bed late! (Geç yatma!)
- Don’t drink cold drinks! (Soğuk içecekler içme!)
- Don’t watch television for a long time! (Uzun süre televizyon seyretme!)
- Don’t have fizzy drinks! (Gazlı içecekleri içme!)
Hasta olan kişiye karşı, yapması için bazı önerilerde bulunabiliriz. Bu yapılarda da should kullanılır. Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.
- I have got a sore throat. (Boğazım ağrıyor.)
- You should take a pill. (Bir hap yutmalısın.)
- I have got a headache. (Başım ağrıyor.)
- You should take a painkiller. (Ağrı kesici almalısın.)
- Your hands and your face are dirty. (Senin ellerin ve yüzün kirli.)
- You should wash them. (Onları yıkamalısın.)
- Suna has got a stomach ache. (Suna’nın midesi ağrıyor.)
- She should drink some warm water. (O, ılık su içmeli.)
- I am a very fat boy. (Ben, çok şişman bir (erkek) çocuğum.)
- You should eat a lot of vegetables. (Sen bol sebze yemelisin.)
- Your room is very hot. (Senin odan çok sıcak.)
- You should open the windows.(Pencereleri açmalısın.)
- I am very tired now. (Ben, şimdi çok yorgunum.)
- You should rest on your bed. (Yatakta dinlenmelisin.)
- I have got a backache. (Sırtım ağrıyor.)
- You should stay in bed. (Yatakta kalmalısın.)
- I have a runny nose. (Burnum akıyor.)
- You should blow your nose. (Burnunu temizlemelisin.)
- I have got a broken leg. (Ayağım kırık.)
- You should not play volleyball. (Voleybol oynanamalısın.)
- Sally has got a bad fever. (Sally’nin çok kötü ateşi var.)
- She should put ice on her head. (O, başına buz koymalı.)
İngilizce |
Türkçe |
arm |
kol |
backache |
sırt ağrısı |
bend |
bükmek,eğmek |
blanket |
battaniye |
broken arm |
kırık kol |
broken leg |
kırık bacak |
buy |
satın almak |
candy |
şeker |
carry |
taşımak |
clap |
alkışlamak, el çırpmak |
clinic |
klinik, muayenehane |
cold |
soğuk algınlığı, üşüme |
cough |
öksürük |
ear |
kulak |
eye |
göz |
faint |
bayılmak, bitkin düşmek |
feel |
hissetmek |
fever |
ateş |
flu |
grip |
fruit and vegetable |
meyve sebze |
hand |
el |
have a rest |
dinlenmek |
head |
baş |
headache |
baş ağrısı |
health |
sağlık |
healthy |
sağlıklı |
heavy |
ağır |
hot water bottle |
sıcak su torbası |
hurt |
acımak |
ice bag |
buz torbası |
ill |
hasta |
illness |
hastalık |
immediately |
hemen |
knee |
diz |
measles |
kızamık |
medicine |
ilaç |
mint |
nane |
mint and lemon tea |
nane limon çayı |
mouth |
ağız |
neck |
boyun |
need |
ihtiyaç duymak |
nose |
burun |
pain |
ağrı, sızı, acı |
pill |
hap |
plaster |
yara bandı |
point |
göstermek, işaret etmek |
rest |
dinlenmek |
runny nose |
burun akıntısı |
shoulder |
omuz |
shrug |
omuz silkmek |
sneeze |
hapşırmak |
sore throat |
boğaz ağrısı |
stomach |
karın |
stomachache |
karın ağrısı |
sweet |
tatlı |
syrup |
şurup |
terrible |
berbat, korkunç |
thermometer |
termometre |
throat |
boğaz |
tired |
yorgun |
tissue |
kağıt mendil |
toe |
ayak parmağı |
toothache |
diş ağrısı |
touch |
dokunmak |