Adverb Clause of Cause and Affect
Neden-sonuç ilişkisi bildiren cümlelerde temel cümle ile yan cümle arasında tense uyuşması zorunlu değildir. Ancak yine de eylemlerin zaman bakımından ilişkisine dikkat etmek gerekir. Örneğin, "Because it was raining heavily" ifadesini "I will take my umbralla." biçiminde tamamlayamayız. Çünkü yoğun yağmur yağıyor olması geçmiş zamana aitse, şemsiyemi alacağım eylemi de geçmiş zamanla ifade edilmelidir. Bu nedenle, bu cümle şu biçimde tamamlanabilir:
As: -diğinden (dolayı) / -diği için
- You can’t park your car here as there is no parking sign.
- (Park etme işareti olmadığı için aracınızı buraya park edemezsiniz.)
- As nobody else cared to
come out for a walk, ı went by myself
- (Kimse yürüyüşe çıkmaya ilgi göstermediği için kendim yanlız gittim.)
As /
So long that: mademki, olduğuna göre
- He has to stop smoking as long as it affects his health.
- (Mademki sağlığını etkilediğine göre, sigarayı bırakmak zorundadır.)
Because:
-diğinden (dolayı) / -diği için
- They withdrew from the contest because they were unwilling to face a certain defeat.
- (Belli bir yenilgiyle yüzleşmek istemedikleri için yarışmadan çekildiler.)
- Because
they are both nature lover, they spend their free time in countryside.
- (İkisi de doğa aşığı oldukları için boş zamanlarını kırsal alanda geçiriyorlar.)
For:
-diğinden (dolayı) / -diği için
- The old man died alone, for he had never been kind to anyone.
- (Yaşlı adam tek başına öldü, çünkü hiç kimseye kibar davranmamıştı.)
- We never have a chance to get together with Sylvia these days, for she has grown fat and lazy.
- (Bugünlerde Sylvia ile bir araya gelme şansımız olmadı, çünkü şişmanlamış ve tembelleşmiş.)
In
that: -diğinden (dolayı) / -diği için
- His helpers listened to him carefully in that he gave precise, detailed instruction.
- (Yardımcıları, onun kesin ve ayrıntılı talimat vermesinden dolayı onu dikkatle dinledi.)
- Johnson had to come a sudden decision in that he had been offered two jobs and they both were excellent ones.
- (Johnson, iki iş teklif edildiğinden ve her ikisinin de mükemmel olmasından dolayı ani bir karar almak zorunda kaldı.)
Inasmuch
as: olduğundan dolayı / olduğu için
- Sammy is also guilty, inasmuch as he knew what the others were planning.
- (Sammy, diğerlerinin ne planladığını bildiğinden dolayı oda ayrıca suçludur.)
Now
that : -artık .... diğinden (dolayı) / -diğine göre
- Now that you have graduated, you can start to work with us.
- (Artık mezun olduğunuza göre, bizimle çalışmaya başlayabilirsiniz.)
- His prospects for finding a better job are much greater now that he has a bit of experience.
- (Biraz deneyimi olduğuna göre, daha iyi bir iş bulma beklentileri çok dahada büyük.)
Seeing
that: -diğinden (dolayı) / -diği için
- We could have a joint party seeing that your wedding day is the same as ours.
- (Düğün gününüzün bizimkiyle aynı olduğu için ortak bir parti düzenleyebiliriz.)
Since:
-diğinden (dolayı) / -diği için
- Since nobody was willing to help me, I did all the work on my own.
- (Kimse bana yardım etmeye istekli olmadığından dolayı tüm işleri kendi başıma yaptım.)
- Mr. Dickson hid the birthday present under the desk quickly since he did’t want his son to see it.
- (Bay Dickson, oğlunun görmesini istemediği için doğum günü hediyesini masanın altına hızlıca sakladı.)
So
(that): -sın diye
- Dorothy hasn’t got enough Money so that she can buy the ring she saw at the jeweller shop.
- (Dorothy'nin kuyumcu dükkanında gördüğü yüzüğü alabilmesi için yeterli parası yok.)
With
/ On the grounds that -diğinden (dolayı) / -diği için
- The expedition team couldn’t climb the mountain with / on the grounds that it was too windy
- (Keşif ekibi çok rüzgarlı olduğu için dağa tırmanamadı.)
Because
of the fact that: -diğinden (dolayı) /
-mesi nedeniyle
- Because of the fact that he didn’t use any lotion while sunbathing, the strength of the hot sun gave him a terrible sunburnt.
- (Güneşlenirken herhangi bir losyon kullanmadığı için sıcak güneşin gücü berbat bir güneş yanığına sebep oldu.)
Due
to the fact that: -diğinden (dolayı) /
-mesi nedeniyle
- Due to the fact that the company was badly managed, it is likely to go bankrupt.
- (Şirketin kötü yönetildiği için iflas etmesi muhtemel.)
Owing
to the fact that: -diğinden (dolayı) / -mesi nedeniyle
- Owing
to the fact that there is a considerable decrease in the production, a lot of
workers will be redundant. (Üretimde
önemli bir azalma olması nedeniyle, birçok işçi ihtiyaç fazlası olacak.)