Verb

VERB (Fiil)

Bir durumu, yada bir eylemi ifade ederken, cümle kullanılır. Ne gibi bir eylemin gerçekleştiğini yada gerçekleşebileceğini ifade etmek için yüklem / fiil kullanılır. İngilizce de eylem ve durum ifade eden fiil grupları vardır. Bazı durum ifade eden fiil grupları hareketi de ifade ederler. Filler ifade edilirken aldığı nesneye göre geçişli (transitive) olabilirler. Yada herhangi bir nesne alamayabilirlerde (intransitive). Bazı fiiller hem geçişli hem de geçişsiz olabilirler, veya iki nesne alıp iki geçişli (intransitive) filler olarak tanımlanırlar.

Intransitive verbs (geçişsiz fiil) öznenin kendisi doğrudan eylemi gerçekleştirir, yüklemin arkasından herhangi bir nesne kullanımı yoktur
  • The girl screamed when she saw a snake in the room.
  • An awful thing has happened on the way back home.
  • His condition has deteriorated.

Bazı geçişsiz fiiller (intransitive verbs) arkalarından nesne alabilirler. Bu durumda nesneye geçiş yapabilmeleri için bir edat (preposition) ile kullanılır.
  • He is laughing.
  • He is laughing at me.
  • I don’t rely on Tom.
  • Everything you see here belongs to me.

Transitive verbs (geçişli filler): İngilizce de kullanılan pek çok fiil nesneyi doğrudan etkiler, yani nesneye geçiş yapar. Bu fiiler daima bu şekilde kullanılırlar ve geçişli fiil olarak tanımlanırlar.
  • She wanted some help when she was moving to another house.
  • He has always liked Mrs. Willow.
  • The question angered the president.
  • The Prime Minister’s sudden death has surprised everybody.

Bazı geçişli filler (transitive verbs) nesne alırken bir edat (preposition) alabilirler.
  • He placed the baby on the woman’s lap.

Ditransitive verbs (iki nesne alabilen filler): Bazı fiiller birden fazla nesne alabilirler. Bu tür nesneler belirtili nesne (direct object), belirtisiz nesne (indirect object) olarak tanımlanır.

Fiil bahsedilen iki nesneye geçiş yaptığından dolayı ditransitive verbs (iki nesne alabilen filler) olarak ifade edilir.

She brought me a boiled egg and a toast.
                 Indirect        Direct
                  Object         Object    

  • He has lent me some money.
  • He handed the receptionist his room key.
  • She left her a note.

    Bu tür geçiş alan filler de belirtili nesne (direct object) fiilden sonra kullanıldığında belirtisiz nesneye geçiş yapabilmesi için “for” yada “to” edatı kullanılır.
    • He has lent some money to me.
    • He handed his room key to the recepsionist.
    • She left a note for her.

    Reflexive verbs (dönüşüm filleri) : Öznenin kendisinin etkilendiği bazı durumlarda dönüşüm zamirleri (reflexive pronous) ile kullandığımız fiillerdir. En basit anlamıyla kendi kendimize yaptığımız işi tarif etmek işin Reflexive Pronouns – Dönüşlü zamirleri kullanırız. 

    Örneğin: Türkçede bir çocuk salıncakta sallanırken yere düştüğünde kendisi düştü deriz. Yada babamız seni otogara bırakayım mı diye sorduğunda , hayır kendim gideriz deriz. İşte Türkçede, kendim giderim, kendisi düştü, kendileri yaptı, kendimiz istedik gibi kelimeler birer dönüşlü zamiridirler. İngilizcedede “kendim”, “kendisi” , “kendiniz” , “kendimiz” , “kendileri” demek için Reflexive Pronouns kullanırız.
    • You should’t blame yourself not paying too much attention. It was rather noisy.
    • After the meeting he introduced himself to us.
    • She had decided to kill herself after she was betrayed.

    Bu fiiller vurgulama için de kullanılabilir. Bu durumda zamir öznenin yada nesnenin arkasında kullanılır.
    • myself cleaned my room.
    Odamı ben kendim temizledim. (yani kimsenin yardımı olmaksızın tek başımı yaptığımı vurgulumak istiyorum)
    • You yourself have to do all your homeworks.

    Ev ödevini kendin yapmak zorundasın. ( Ev ödevini kimsenin yardımı olmaksızın yapmak zorunda olduğunu belirtmek istedik)
    • We ourselves built this house.

    Biz bu evi kendimiz inşaa ettik. ( bu evi kimsenin yardımı olmaksızın kendimizin inşaa ettiğini vurguladık)
    • I want to see the manager himself.
    Bizzat müdürü görmek istiyorum. (Başka kimseyi görmek istemiyorum)

    Reflexive Pronouns – Dönüşlü zamirler önlerine “by” getirildiği zaman “kendi kendine” anlamı kazanırlar. Diğer bir deyişle kendi kendime, kendi kendisine, kendi kendilerine demek için “by + Reflexive Pronoun” kombinasyonunu kullanırız.
    • We can survive by ourselves.
    • The problem was solved by itself.

    BAĞ OLUŞTURAN FİLLER 
    (Linking Verbs / copulas verbs))

    “Appear, be, become, die, emerge, fall, feel, find, get, go, grow, keep, lie, look, remain, seem, smell, sound, taste, turn,” gibi fiiller sıfat ile cümlenin öznesi arasında bağ oluşturur. Yani bu fiiller sıfatları niteler, çünkü bu fiiller durum ya da durum değişikliği bildirir. Bağ fiili olarak kullanılmadıklarında, yani bir eylemi ifade ediyorlarsa zarf (adverb) alırlar.

    Yukarıdaki fiillerin bazıları, anlamlarına göre bazen bir zarf ile bazen de bir sıfat ile nitelenebilir. Yani bazen normal bir fiil bazen de 'linking verb' olabilirler. Şimdi konuyu örneklerle açıklayalım:
    • If you look carefully, you can just see our house from here.

    Dikkatli bakarsan bizim evi buradan görebilirsin. (Look fiili, carefully zarfı ile nitelenmiştir. Buradaki anlamı ‘bakmak’tır ve normal bir fiildir.)
    • You look happy. (You look happily denmez.)

    Mutlu görünüyorsun. (Bu cümlede look fiili ‘görünmek’ anlamındadır ve bu anlamda linking verb olduğu için zarfla değil sıfatla nitelenmiştir.)
    • The soup tastes delicious (sıfat)
    • She tasted the soup delicously (zarf)
    • You look angry.(sıfat)
    • You looked me angrily. (zarf)
    • She feels lonely here.
    • The milk went sour as he wasn’t put inside the fridge.
    • He gets anxious while the date of final exam is approaching
    • This egg smells awful. It's gone bad.
    • Everybody has considered him to be guilty, but he turned out / proved to be innocent.
    • Although things were going badly, he kept calm
    • Nothing has remain changed since you left here.

    Yukarıda ifade ettiğimiz Bağ Fiilleri (Linking Verbs) “like” ile kullanılırsa isim yada sıfat tamlaması alır.
    • What I heard sounds like a bomb.
    • The wine I am drinking tastes like vinegar.
    • This cushion feels like a stone. 

    Bunların dışında başka fiiller de (sit, stand, grow, keep, turn, lie, fall, go, run, come, remain) bazen sıfatlarla kullanılır. Eğer cümledeki fiili değil de özneyi niteliyorsak, zarf yerine sıfat kullanırız:
    • The handle has come loose. (Sap gevşedi.)
    • The river ran dry. (Nehir kurudu.)
    • The old man went bald. (Yaşlı adamın saçı döküldü.)
    • He sat motionless waiting for their decision. (Hareketsiz oturmuş onların kararını bekliyordu.)
    • The old woman fell unconscious on the floor. (Yaşlı kadın kendinden geçerek yere düştü.)
    • The management remained hopeful that an agreement could be reached. (Yönetim, bir anlaşmaya varılabileceği konusunda umudunu korudu.)

    ERGATIVE VERBS

    Ergative Verb = (Eş işlevsel Fiil) Yani yapı itibariyle, hem geçişli hem de geçişsiz olarak kullanılabilen fiillerdir. İngilizce örneklerine ve yapıyla ne kast ettiğime değinmeden önce, Türkçede olmadığını söylemek istiyorum, çünkü Türkçede aynı fiili hem geçişsiz hem de geçişli kullanmıyoruz biz.

    Örnek;

    I-Makarnayı pişiriyorum.
    • Pişirmek = geçişli fiil

    II-Makarna pişiyor.
    • Pişmek = geçişsiz fiil

    Eğer, iki fiil içinde; aynı eylem kullanılsaydı, (pişirmek ve pişmek) o zaman söz konusu fiil ergative olurdu.
    • I'm cooking the pasta. (pişirmek)
    • The pasta is cooking. (pişmek)

    İşte bir ergative fiil. Biz bunları aynı olmalarına karşın fiilleri farklı çeviriyoruz.

    Bu tür fiilleri, çeşitli gruplara göre koyabiliriz.

    1. Değişim durumunu aklımıza getiren fiiller (The verbs suggesting a change of state)
    • Break, burst form, heal, melt, transform...

    2. Yemek yapma fiilleri (Verbs of cooking)
    • Bake, boil, cook, flambé, fry, grill...

    3. Hareket fiilleri (Verbs of movement)
    • Move, shake, walk...

    4. Araçları kapsayan fiiller (Verbs involving vehicles)
    • Drive, fly, reverse, sail...

    PHRASAL VERBS

    Kimi kaynaklarda “iki sözcüklü fiil”, kimilerinde “deyimsel fiil”, kimilerinde ise “takım fiil” diye söz edilen bu tür fiiller, bir zarf (adverbial particle) ya da bir edatla (preposition) birlikte kullanılırlar. Fiil, yalın hâldeki anlamını, bu sözcükleri alarak kaybeder, yani asıl anlamından farklı bir anlam kazanır:
    • go = gitmek; go on = devam etmek
    • get = almak; get off = (araçtan) inmek

    İngilizcede yaygın olarak kullanılan phrasal verb’ler, nesne alanlar ve almayanlar olarak iki gruba ayrılır:

    1. Nesne alanlar
    • She took off her shirt. (Gömleğini çıkarttı.)

    Bu tür phrasal verb’lerde nesne, eğer açık açık yazılmışsa, sona gelebildiği gibi araya da yazılabilir. Bu durumda anlam değişikliği olmaz:

    She took her shirt off. = She took off her shirt.
    Gömleğini çıkardı.

    Ancak nesne eğer bir zamir (pronoun) ise araya yazılır:

    She took it off. (She took off it. denmez.)
    Onu çıkardı.

    The company turned down his proposal. = The company turned his proposal down.
    Şirket, önerisini geri çevirdi.

    The company turned it down.
    Şirket, onu geri çevirdi.

    Nesne aldığı halde, yukarıdakilerin tersine, bu nesneyi araya almayan phrasal verb’ler de vardır:

    I got on the bus. (Otobüse bindim.)

    Bu cümle I got the bus on. olarak kullanılamaz. Dolayısıyla bu tür phrasal verb’ler, zamirleri sona alırlar:

    I got on it. (Ona bindim.)

    2. Nesne almayanlar

    Bu tür phrasal verb’ler, “neyi, neye?” sorularına cevap vermeyenlerdir:
    • The news of the defeat was censored, but it soon got about. (Yenilgi haberi sansür edildi ama çabucak yayıldı.)
    • The train got in five minutes early. (Tren beş dakika erken geldi.)
    • The teapot just came apart in my hands. (Çaydanlık elimde parçalara ayrıldı.)
    • Three of the runners dropped out. (Koşuculardan üçü yarış dışı kaldı.)

    Yorum Gönder

    Daha yeni Daha eski